ve buraya geldiğimizde de, on veya daha az fotoğraf var, sonra da aşağıdaki uzun, Düz kuyruk olduğunu, | TED | وفي الوقت الذي نصل فيه هنا، تحصل على عشر صور أو أقل، وبعد ذلك هذا الخط الطويل المسطح. |
Ama keskin de olsa, Düz de olsa, aynı matematiksel formül ile açıklanıyor. | TED | لكن تلك الحسابات الأولية تحسب لكلا من المنحدر الحاد وللخط المسطح الطويل . |
Son yer atol denen bu Düz donut şeklindeki mercan adasıdır. | Open Subtitles | المرحلة النهائية هذا المسطح والجزيرة تسمى و في الأعلى |
yassı solucanlar ışık noktacıkları içeren bir çukura sahip. | Open Subtitles | للدود المسطح حفرة صغيرة تحتوي على بقع حساسة للضوء، فيستطيع أن يتبين ظل مفترس. |
Yaklaşık 12 kiloluk yassı kafalı bir yayın balığı. | Open Subtitles | ما هو ذلك؟ السلور المسطح الرأس ذو ال 25 رطل |
Düz diplerde karımı yakaladıklarında yardım için yalvardım herkese. | Open Subtitles | زوجتي أصبحت معلقة خارج القعر المسطح إستجديت مساعدة. |
Düz başIı, çatık kaşIı selefimizi ortaya çıkarmak için, kadim insanın kafatasını kullanarak yüzünü yeniden canlandırdılar. | Open Subtitles | الخبراء اعادوا تركيب وجهه لينكشف الوجه المسطح ذي الحواجب الكثة |
Yani, mesela bu parçayı ele alalım, ...kazıdıkları yontma izleriyle bunda Düz bir yüzey var. | Open Subtitles | لذا، على سبيل المثال، التقطِي هذه القطعة هناك لها سطحها المسطح وهذا المسطح ذو الخدوش، تطرق الأحجار عليها |
Dans edeceğimizi bilseydim Düz ayakkabı giyerdim. | Open Subtitles | لو كنت أعرف اننا سنرقص لكنت إرتديت حذائي المسطح |
Düz olan yol bizim bildiğimiz boyutları temsil ediyor aracın ters döndüğü yer ise bir başka boyut. | Open Subtitles | تمثل أبعاد المكان. المستقيم المسطح يرمز الى الأبعاد الثلاثة المألوفة، و الحلقة تمثل بُعدا إضافيا |
Kıyıda, altı Düz kayığın yanında güneşte yayılmış bir suret vardı. | Open Subtitles | على الضفة الأخرى، تمدد شخصًا تحت الشمس، وقاربه المسطح بجانبه. |
Kıyıda, altı Düz kayığın yanında güneşte yayılmış bir suret vardı. | Open Subtitles | على الضفة الأخرى، تمدد شخصًا تحت الشمس، وقاربه المسطح بجانبه. |
Düz göğüslü olduğun için çok şanslısın. | Open Subtitles | أنت محظوظة أن يكون لدي مثل هذا الصدر المسطح |
8 dakika önce Düz kaldırımda kaza yaptın. | Open Subtitles | كنت تحطمت قبل 8 دقائق على الرصيف المسطح. |
Çünkü gerçekte, yaralı hastanın yatakta kalmasını istiyoruz ve elimizdeki bir tarayıcı var, basitçe Düz bir tarayıcı. | TED | لأنه في الواقع، ما تقوم بفعله هو أنك تبقي المريض المصاب على السرير، ثم تحضر ماسحاً ضوئياً، يشبه في الأساس الماسح الضوئي المسطح. |
Bu Düz bir uzayda minimum yörünge oluşturma daha sonra robotların kontrolü ve sonra yerine getirmesi için yapması gereken karmaşık 12 boyutlu uzaya tekrar geri dönüştürülecektir, | TED | وهذا المسار الأقل في معدل الذبذبة على الفضاء المسطح يتم تحويله مرةً أخرى الى الفضاء المُعقد ذو ال 12 بُعداً ، الذي يجب على الروبوت أن يقوم به للتحكُم والتنفيذ. |
yassı demir üzerine asitle şehir manzarası oymuş sonra da törpülemiştim. | Open Subtitles | مشروع فني ؟ لقد قمت بسحق وسبك الهيكل الخارجي بقطعة مصقولة من الحديد المسطح ثم قمت بنزعها |
Bu arada, bence o bir kobra yılanıydı çünkü kapüşonu ve yassı bir başı vardı. | Open Subtitles | بالمناسبة، أظن تلك الأفعى كانت كوبرا، لأن لديها قبعة كبيرة على رأسها المسطح. |
Ama bu yassı burunlu Hazara değil. | Open Subtitles | وليس هذا الهزاري ذو الأنف المسطح |
[Himalayalar] (Müzik) Carter Emmart: Beraber evrimleştiğimiz yassı ufuk, sonsuz, sınırsız kaynaklar, ve limitsiz çöp öğütmenin bir metaforu oldu. | TED | [الهيمالايا.] (موسيقى) كارتر إمارت: الأفق المسطح الذي نمونا معه كان دومًا رمزًا للموارد غير المحدودة واللانهائية والسعة اللامحدودة للتخلص من النفايات. |
Hey, Şu yukarıdaki Düz, yassı şeyi görüyor musun ? | Open Subtitles | -هل رأيت هذا الشيء المسطح ؟ |