Her 9 yıl 34 günde bir, içimden paylaşmak gelir. | Open Subtitles | كل تسع سنوات و 34 يوم أشعر أني أريد المشاركة |
Eğer minnettar iseniz, yeterlilik duygusuyla hareket edersiniz, kıtlık duygusuyla değil, ve o zaman paylaşmak istersiniz. | TED | إن كنت شاكرا، ستعيش بمعنى الاكتفاء وليس بمعنى النقص و الحاجة. وستكون لديك الرغبة في المشاركة. |
Eva kendini uzak tutsa da aslında katılmak istediğini biliyorum. | Open Subtitles | تراجعت أيفا لكن أعرف بانها تريد المشاركة انها عنيدة جدا |
Tüketmeyi seviyoruz ama, yeni ürünler ortaya her çıktığında, üretmeyi ve paylaşmayı da sevdiğimiz ortaya çıktı. | TED | يحلو لنا أن نستهلك، لكن في كل مرة تظهر فيها إحدى هذه الأدوات الجديدة، يبدو أنه يحلو لنا أن ننتج وتحلو لنا المشاركة. |
Ama fiillerin aktif, daha zahmetli olduğunu ama devam eden katılım gerektirdiğini söylüyorlar. | TED | لكن الأفعال، كما يقولون، هي نشطة، لا أقل تطلبًا لكن تتطلب المشاركة المستمرة. |
Asıl tehdit kanıt yükünün tersine döndürülmesi ve aniden hepimizin üretme ya da paylaşma özgürlüğü verilen her alanda birer hırsız muamelesi görmesi. | TED | التهديد، في الواقع، هو عكس عبء الإثبات، حيث نكون فجأة نُعامل كلصوص في كل لحظة تعطى لنا حرية الإنشاء، أو الإنتاج أو المشاركة. |
Çünkü bütün olay bu. Bütün olay bir parçası olmak. | TED | لأن هذا هو يدور حوله الموضوع، المشاركة. |
İnsanları motive edip sürece dahil etmeli ve bu işi anlamalarını sağlamalıyız. | TED | كان علينا تحميس الناس و حثهم على المشاركة, و جعلهم يفهمون هذا. |
İzin vermediğimiz bir şeyi paylaştığını kanıtlayana kadar paylaşım yapamazsın. | TED | لا يمكنك المشاركة حتى ترينا أنك لا تشارك شيء لا يعجبنا. |
Yani sonuç olarak, yaptığımız şey bilgi fikrini, "bilgi güçtür" yerine "paylaşmak güçtür" ile değiştirmekti. | TED | وبالتالي، ما قمنا به كان أن غيرنا فكرتنا عن المعلومة، بدلا من شعار المعرفة قوة، إلى : المشاركة قوة. |
Gazeteci olarak bize öğretilen her şeye ters düşecek bir şey yapmaya karar verdik: paylaşmak. | TED | لقد قررنا القيام بعمل شيء على النقيض تماماً لكل ما تعلّمناه كصحفيين: المشاركة. |
Bizim yaptığımız şey, ''paylaşmak önemsemektir'' adlı bir yeni iş modeli yaratmaktı. | TED | ما فعلناه هو أننا أنشأنا نموذج عمل جديد أطلقنا عليه "المشاركة اهتمام." |
Bu web sitesi, bize katılmak isteyen herkesin, istedikleri zaman, tecrübelerini paylaşabileceği, bilgilerini yayabileceği ve araştırma notları gibi çalışmalarını bir araya getirip diğer üreticiler ile birlikte kendilerini geliştirebilecekleri bir yer. | TED | انه موقع على الانترنت حيث نحن واي شخص يود الانضمام الينا مشاركة التجارب، نشر المعلومات وتشجيع الاخرين على المشاركة متى ما استطاعوا وجمع المصادر مثل الاوراق البحثية والدروس من صناع اخرين مثلنا. |
Tarihteki en büyük toplu sanal gerçeklik gösterimine katılmak üzeresiniz. | TED | أنتم علي وشك المشاركة في أضخم درس جماعي عن الواقع الإفتراضي في التاريخ. |
Ailecek konuştuktan sonra, yürüyüşe katılmak isteyen oğlanlarmış. | TED | إذ كانت تلك رغبة الأبناء في المشاركة في المسيرة بعد أن تحدثوا كأسرة عن القضايا. |
paylaşmayı öğrendim. Dostluğu öğrendim. | TED | تعلمت المشاركة .. تعلمت الصداقة الحميمية الحقة. |
ama çok çalıştık ve şimdi hepsi boşa gitti işin sonunda elimizde hiçbir şey kalmadı çünkü paylaşmayı bilemedik. | Open Subtitles | إجتهدنا كثيراً والآن قد ضاع لم نحصل على شيء بالنهاية لأننا لم نستطع المشاركة |
Yaklaşık 60 fon seçeneği içeren planlarda katılım yüzde 60'lara kadar düşüyor. | TED | في تلك الباقات التي تعرض حوالي ال 60 صندوق, معدل المشاركة انخفض الان الى حوال 60 في المئة |
Başarı hikâyemizin en büyük kısmı; paylaşma ve işbirliği isteğimiz ve yeteneğimizden geliyor. | TED | تعبر رغبتنا وقدرة على المشاركة والتعاون جزءا كبيرا من قصة نجاحنا. |
McGowan, Dünya Kurtuluş Cephesi'nin bir parçası olarak çevreyi savunma adına iki kez kundakçılıktan mahkum oldu. | TED | أدين ماكغوان بتهمة المشاركة في حرقين مفتعلين تحت اسم الدفاع عن البيئة كجزء من جبهة تحرير الأرض. |
"Devremülk satış sunumumuzu dinlemeniz halinde, her şey dahil 199 dolar." | Open Subtitles | السعر ب 199 دولار بمجرد ان تستمتع بعرض بيع المشاركة بالوقت |
Bunlar oracıkta duran paylaşım modelleri. Bu modeller duyurulmalı, kullanılmalı ve yaygınlaştırılmalı. | TED | فهذه هي نماذج المشاركة الموجودة التي يمكن نشرها واستخدامها وتوسيع نطاقها. |
Fakat ortak kullanım gerçekten kilit konu. | TED | ولكن المشاركة في الاستخدام هو بالفعل المفتاح. |
Eğer katılmayı kabul ederseniz, yarım bizim üssümüzde olmanızı istiyoruz. | Open Subtitles | إذا كنت توافق على المشاركة نسألك أن تأتي لقاعدتنا غدا |
Oldukça kibardı, okudu ve şöyle dedi: 'Tina, bak ne diyeceğim, bu, bizim için doğru değil ama Paylaştığın için teşekkürler.' | TED | وكان مهذبًا للغاية وقرأه، وقال "أتعلمين يا تينا، هذا لن يجدي نفعًا لنا، لكن أشكرك بشدة على المشاركة." |
Ancak yeni bir çağa girdiklerini düşünüyorum, çünkü teknoloji paylaşımı zorlamadan ve eğlenceli hale getiriyor. | TED | لكن اعتقد انها تدخل في عصر جديد، لأن التكنولوجيا تجعل المشاركة بلا مجهود وممتع. |
O halde, enerji lazım, yaşam gücü lazım, ve bir de paylaşmaya değer bir hikayelerinin olduğuna inanmaları lazım. | TED | إذن، كما تعلمون، نريد الطاقة، نريد قوة الحياة، و لكنك أيضا تريد أن تجعلهم يؤمنون أن قصصهم تلك تستحق المشاركة. |
Birincisi, sadece ameliyata girmek için kimseyle ilişkiye girme çünkü bu çok iğrenç. | Open Subtitles | حسنا, "أولا"، إياك أن تعطي الجنس مقابل المشاركة في جراحة لأنه أمر مبتذل. |
Böyle olması gerekiyor yoksa işe yaramayacak çünkü eğer işe yaramasını istiyorsak herkesi dahil etmeliyiz. | TED | وهذا ما يجب أن يكون عليه الحال، وإلا فلن ينجح، لأنه ولإنجاح هذا الأمر، يجب على الجميع المشاركة. |