| Asıl sorun, eski eşinizin diğer okullara başvuru yapmama hatasına düşmesi. | Open Subtitles | المشكلة الحقيقية أن طليقتك فشلت بتقديم طلب تسجيل في مدارس أخرى. |
| Asıl sorun, isminin baş harfleri huzurlu kentimizin sokaklarındaki kışkırtıcı grafitiyi süsleyen adamda düğümleniyor. | Open Subtitles | المشكلة الحقيقية لهي الرجل الذي يكتب حرفا اسمه على الصور الجدرانية المتفجرة في شوارع مدينتنا الهادئة |
| Evet evet ama Asıl sorun binaya nasıl gireceğimiz? | Open Subtitles | أجل, أجل, ولكن المشكلة الحقيقية هي كيف سنتمكن من الدخول إلى المبنى؟ |
| Elektroşok gerçek sorunu bulmamızda bize zaman kazandırdı. | Open Subtitles | مسح الذكريات منحنا وقتاً لإكتشاف المشكلة الحقيقية |
| Elektroşok gerçek sorunun bulmamız için bize zaman kazandırdı. | Open Subtitles | مسح الذكريات منحنا وقتاً لإكتشاف المشكلة الحقيقية |
| Hava güneşliyken gezersin. Yağmurmuş. esas sorun rüzgar! | Open Subtitles | المشكلة الحقيقية هي ان ولاية نيويورك تسير خلف والدك الان |
| gerçek sorun, yeraltındaki tesise gizlice girebilmek. | Open Subtitles | المشكلة الحقيقية هي في الوصول الي المؤسسة تحت الارض |
| Harvard, Stanford ve Yale'den mezun oldu, asıl sorunun sistem içinde olduğuna inanıyor. | Open Subtitles | أنه بعد تخرجه من جامعة هارفارد وستانفورد وييل، كان على قناعة بأن المشكلة الحقيقية فمن داخل النظام نفسه. |
| Ama Asıl sorun Kuzey Kutbu'ndaki ozon deliği. | Open Subtitles | ولكن المشكلة الحقيقية هي شرخ الاوزون فوق القطب الشمالي |
| Asıl sorun, parayı kulübün dışına taşımak. | Open Subtitles | المشكلة الحقيقية ستكون حمل النقود خارج النادي |
| Bence Asıl sorun, oyuncu seçmek değil, yönetmeni bulmak. | Open Subtitles | أعتقد أن المشكلة الحقيقية لا تكمن في الطاقم بل إيجاد مخرج |
| Bence Asıl sorun, makinelerin güvenliğini nasıl aşacağımız. | Open Subtitles | أعتقد أن المشكلة الحقيقية كيف نتجاوز دفاعات الآلة |
| Bir hafta da o sürer efendim. Asıl sorun da şu; | Open Subtitles | تقريبا في أسبوع، يا سيدي و هذه هي المشكلة الحقيقية |
| Biliyordum, Asıl sorun kruvazörümüzün iki katlı bina yüksekliğinde olmasıydı. | Open Subtitles | كلا، المشكلة الحقيقية كانت القفزة على بعد طابقين من أعلى السفينة. |
| Yeniden hazırlayın, gerçek sorunu bulalım. | Open Subtitles | أعيدوها ثانيةً كي نجد المشكلة الحقيقية |
| Böylece gerçek sorunu tespit edebiliriz. | Open Subtitles | حتى نستطيع التعرف على المشكلة الحقيقية |
| gerçek sorunun göçebeler olmadığı ortaya çıktı. | Open Subtitles | اتضح أن النهابين ليسوا المشكلة الحقيقية. |
| Samantha gerçek sorunun, beyaz vajinası olmadığını anladı. | Open Subtitles | سامانثا kneWthe المشكلة الحقيقية اسن، تي بوسها الأبيض. |
| esas sorun doğruyu söylediğini bilmemizin imkansız olması. | Open Subtitles | المشكلة الحقيقية أنه لا يمكن أن نعرف إن كان يقول الحقيقة |
| gerçek sorun kanında olunca, O problemden kaçamıyorsun. | Open Subtitles | لايمكنك الهروب من المشكلة عندما تكون المشكلة الحقيقية هي دمك |
| İkimiz de asıl sorunun o olmadığını biliyoruz. | Open Subtitles | وكلان يعلم أنه ليس المشكلة الحقيقية. |
| Beklenenden farklı. Ortaya çıkıyor ki asıl problem ilerlemekte değil. | TED | انها معاكسة للطبيعة. فاكتشفت أن قوة الدفع ليست المشكلة الحقيقية. |
| Hayatınızdaki asıl sorunlar... daima endişeli zihninize hiç gelmemiş şeyler olacaktır. | Open Subtitles | المشكلة الحقيقية في حياتك ستبقى دائماً الأشياء التي لم تخطر لك |
| Tüm enerjini, beni yargılamaya harca ve asıl sorunu göz ardı et. | Open Subtitles | إستخدمي كلّ طاقتك لإنتقادي وتجاهلي المشكلة الحقيقية. |