"المضيء" - Traduction Arabe en Turc

    • ışık
        
    • parlayan
        
    • aydınlık
        
    • Fosforlu
        
    • bakarsak
        
    • Pırıltılı
        
    • yeşil floresan
        
    Eğer l tahmin etmek vardı, ben bir tür ışık one'sa koruyucusu söyleyebilirim. Open Subtitles إذا كنت لأحزر ، فسأقول أن المضيء هو الحامي من نوع ما
    Evrendeki her şey görünmez bir vasıtanın içinde oturuyor gibi gözüküyordu, bilimdamları buna "ışık saçan eter" dediler. Open Subtitles كل شيء في الكون يبدو أنه يجلس داخل وسيلة غير مرئية، ما يطلق عليه العلماء الأثير المضيء.
    Sen her zaman parlayan yıldızım parlayan zırhlı şövalyem, kahramanım olacaksın. Open Subtitles ستكون دائماً نجمي المضيء'' ''فارسي في الجلد اللامع، بطلي
    160 kilometre yukarıda, uzayın sınırında roketler dünyadan görülebilen parlayan bir duman bulutu salıyor. Open Subtitles عند ارتفاع 160 كيلومتر عند حافة الفضاء الخارجي، تُطلق تُطلق الصواريخ سحابةً من الدخان المضيء منظورةٌ من الأرض
    Burada gördükleriniz, işlevsel bir aydınlık alan ve florasan mikroskobu yaparken gerekebilecek bileşenler. TED ما ترون هنا هو جميع المكونات الممكنة لبناء مجهر المجال المضيء و مجهر الاستشعاع.
    Pekâlâ, karanlık taraftaki insanlar Taş Devrinden ama aydınlık taraftaki insanlar Bronz Çağındandı. Open Subtitles القوم في الجانب المظلم من قبل العصر الحجري لكن القوم في الجانب المضيء واضح انهم من العصر البرونزي
    Japon bilim insanlarının Fosforlu denizanası DNA'sını başka hayvanlara enjekte etmeleriyle ilgili bir makale okudum. Open Subtitles قرأت مقالة حول علماء يابانيين أضافوا حمض قنديل البحر المضيء النووي لحيوانات أخرى
    İyi tarafından bakarsak, Kural 2'nin uygulamasını yapabildim. Open Subtitles الجانب المضيء أني وجدت مكاناً لقضاء حاجتي
    Sen benim Pırıltılı zırhlar içindeki şövalyemsin. Open Subtitles أنت فارسي المضيء
    En azından arkanızdaki ışık tünelinde duran ninem bana öyle söylüyor. Open Subtitles هذا ما أخبرتني إياه جدتي من ذلك النفق المضيء خلفك
    Herkesin sözünü ettiği gizemli ışık saçan eter konusundan heyecan duyduğu yer orası oldu. Open Subtitles وكان هناك حيث أصبح مفتون مع هذا الموضوع - الذي كان الجميع يتحدث عنه الأثير المضيء الغامض.
    - Şu gözüne ışık şeyini yaptı. Open Subtitles لقد استخدمت ذلك الشيء المضيء على نفسها
    [Hatice dış ses] Ne güneşin aydınlığı ne de gecelerimin parlayan yıldızları yardım etmiyor kanayan yüreğime. Open Subtitles ‫لا نور الشمس‬ ‫ولا الليل المضيء بالنجوم يخففون عن قلبي الدامي‬
    parlayan yakıt göstergesinin, reaktörün sızdırmasına neden olduğu sonucuna varabiliriz ve Helyum tankının tıngırdaması, kontağın patlamasına neden olup oksijen seviyesini tüketiyor. TED إذًا يمكننا استنتاج أن مقياس الوقود المضيء يجعل المفاعل يسرب، بينما يجعل خزان الهيليوم المهتز المحرك ينفجر. ويتناقص مستويات الأوكسجين.
    Her biriniz koca birer parlayan yıldızsınız. Open Subtitles وكلّ شخص منكم هو كالنجم المضيء
    Eğer bu gezegende hiçbir rüzgar esmezse aydınlık kısmı çok ama çok sıcak olacak. Open Subtitles إذا لم يكن هناك رياح على مثل هذه الكواكب ، فإن ذلك سيعني أن الوجه المضيء سيكون حارًا جدًا جدًا
    Bu da demek oluyor ki aydınlık taraftan diğer tarafa termal enerji taşınıyor. Open Subtitles حاملاً الطاقة الحرارية من الجانب المضيء إلى الجانب الآخر من الكوكب
    Hepimizin içinde hem aydınlık, hem de karanlık bir yan vardır. Open Subtitles كلنا نملك الجانب المضيء والمظلم في داخلنا
    Fosforlu balık üzerine çalışıyordum, sonra düşündüm ki "dokuma tezgâhı". Open Subtitles كنت أعمل على دراسة السمك المضيء ... ثم فكرت نساجة
    İyi tarafından bakarsak, FBI da söylemeyeceğini varsayıyorum. Tamam güzel. Open Subtitles في الجانب المضيء ، أفترض . بأنه لن يخبرهم بشيء أيضاً
    Sen benim Pırıltılı zırhlar içindeki şövalyemsin. Open Subtitles أنت فارسي المضيء
    Ama en popüler olanlardan biri yeşil floresan proteini içerir. TED لكن واحده من أكثرها شيوعاً تشمل البروتين الأخضر المضيء.

    Les mots et expressions les plus fréquents

    Arabe-Turc: 10k, 20k, plus | Turc-Arabe: 10k, 20k, plus