Napolyon kendinden emin bir biçimde çiftliğin yönetimini ele aldı... ve şişko domuz Squiler'da, onun sadık yardımcısı ve asistanı oldu. | Open Subtitles | نابولين وقف بثقة للسيطرة على المزرعة والخنزير البدين سكولر اصبح تابعه ومساعده المطيع |
O zaman bile sadık küçük fino köpeğin gibi peşinde dolaştım. | Open Subtitles | حتى حينها كنت أجري ورائكي .كالكلب المطيع |
Lordum, bugün sadık kul Dougal McAngus'tan, elime belli bazı belgeler geçti, | Open Subtitles | جاءني اليوم خبرٌ يحمله ياسيدي، خادمكم المطيع دوجال ماكانغوس |
Ama bu fotoğrafları bulan ve teslim eden çok itaatkar, iyi asker Joe Darby'yi kim hatırlıyordur merak ediyorum. | TED | لكن اتساءل من يتذكر جو داربي، المطيع جدًّا، الجندي الجيد الذي وجد تلك الصور و سلمهم للجهات المختصة. |
Anlıyorum ki şimdi o bizim istekli ve itaatkar bir uşağımız. | Open Subtitles | أَفْهمُ بأنّه الآن خادمنا الراغب و المطيع. |
Şimdi ise Tanrı'nın en itaatkâr oğlu beni cezalandırmak için kutsal savaş ilan ediyor. | Open Subtitles | والآن ابن الرب المطيع يشعل حرباً مقدسة لمعاقبتي |
Tabiki demek istediğim, onun güçlerini Efendimiz sadık hizmetkarıyla paylaşır. | Open Subtitles | أقصد، طبعاً، ان أشارك فى قوتها كخادمك المطيع |
Sizin gibi iyi ve sadık bir hizmetçisi olduğu için çok şanslı. | Open Subtitles | ستكون محظوظة جدا للمعاملة الجيدة وللخدم المطيع |
Almanya'ya sadık bir askerin kitabı sana verip ülkesine ihanet edeceğine cidden inanıyor musun? | Open Subtitles | انت حقا صدقت ان خادم المانيا المطيع سوف يعطيك الكتاب ويخون بلده |
Senin üstlerin, seni sadık bir köpek gibi bulduğunda, ya ölmüş, ya da tamamen kızarmış olacaksın. | Open Subtitles | عندما يجدك السيد الذي تعملين لديه مثل الكلب المطيع ستكونين إما ميتة |
Ben, Preigo, sadık hizmetkârınız her yeri araştırdım, evrenin en ünlü haydutları sizler için en özel eğlenceyi buldum. | Open Subtitles | صبرا انا , بريجو , خادمك المطيع قد بحث بعيدا وواسعا |
Biz izci, güvenilir, sadık, yardımsever, dost canlısı, nazik, kibar itaatkar, neşeli, tutumlu cesur, temiz ve saygılıdır. | Open Subtitles | الكشافة المواليةُ جديرة بالثقةُ، المهذّب الودّود المساعد... المطيع الرحيم، المقتصد المبتهج الموقّر والنظيف والشجاع. |
Öyleyse gidip sadık uşağımı getireyim. | Open Subtitles | ثم دعينا نذهب الآن ونحضر خادمي المطيع |
Bu, baskın kişiliğin uysal olanı sadık tutmak, harekete geçirmek ve motive etmek için... | Open Subtitles | -إنه تذكار مشترك ، يسمح للمهيمن لإبقاء المطيع محفز |
Her zamanki gibi sadık kulunum. | Open Subtitles | كما هو دائماً انا خادمك المطيع |
Felix Lejyonlarının generali... gerçek imparator Marcus Aurelius'un sadık hizmetkarı... katledilmiş bir oğlun babası... katledilmiş bir eşin kocası... ve bu dünyada ya da öbür dünyada intikamımı alacağım. | Open Subtitles | الخادم المطيع للإمبراطور الحقيقي (ماركوس أوريليس) أب لإبن مقتول، زوج لزوجه مقتوله، |
-Sadık ve itaatkar hizmetkarınızım. | Open Subtitles | كنت تقول هذا ؟ أنا خادمك المتواضع المطيع |
Çünkü önüme getirildiğin anda itaatkar bir ressam, kaderine razı bir astrolog ya da şarap ile uğraşan asil bir şair olmayacağını anladım. | Open Subtitles | لأنني علمت منذ اللحظة التي رأيتك بها ..أنك لن تكون كالخطّاط المطيع ..ولا المنجم الخاضع أو الشاعر النبيل القانع بالنبيذ |
Adayı yok etme niyetinde bu benim hatam çünkü itaatkâr bir İngiliz gibi geri döndüm. | Open Subtitles | وينوي القضاء عليها، وهذا خطأي لأنني عدت إلى هناك لأعطيتقريري.. مثل الإنكليزي المطيع ... |
Genevieve ve itaatkâr oğlu. | Open Subtitles | جنفياف والإبن المطيع |
İtaatkâr evladını sevdiğinden fazla seviyor. | Open Subtitles | أكثر من حبه لابنه المطيع |