Suyun kendisinin bir ikonu, ve insanlarin Modern tasarima olan algilarini genisletiyordu. | TED | هي رمز للماء بحد ذاته وتعمل على رفع إدراك الاشخاص بالتصميم المعاصر |
Onlar dünyanın en iyi Modern dans gruplarından biri baba. | Open Subtitles | إنها من أفضل شركات الرقص المعاصر في العالم, يا أبي |
Ama bu kafa karmaşıklığı duygusu Modern sanatın içinde var. | TED | لكن ذلك الشعور المحير , هيكلي للفن المعاصر. |
Fakat birçok çağdaş sanat gibi, birçok insan da küçümseyici. | TED | لكن مثل كثير من الفن المعاصر الكثير من الناس يرفضونه |
çağdaş toplum üzerine bir eleştiri daha dinleyecek halim kalmadı. | Open Subtitles | أنا حقاً لست في مزاج لسماع إستعراض المجتمع المعاصر ثانيةً |
çağdaş sanata hayranım... ...ancak çağdaş sanat dünyası ile ilgili... ...çoğu kez hüsrana uğradım. | TED | أحب الفن المعاصر لكن عالم الفن المعاصر يبدو لي محبِطًا وكذلك المشهد الفني المعاصر |
Bunları nasıl sergileyeceğimizi çok düşündük, Modern sanatsevere yabancı şeylerdi: Eserlerde diğer renklerin güzelliğini ortaya çıkaracak koyu bölümler genellikle solmuştu; ışığı, ipek ve altın sırmaları vurgulayacak şekilde yerleştirmek, etiketleme. | TED | فكرنا ملياً في كيفية تعريف هذه القطع الغير مألوفة للجمهور المعاصر: الألوان الغامقة التي تتوازن مع الألوان المتبقية في الأجسام التي تختفي عادة الإضاءة المناسبة التي تؤدي لإظهار خيوط الذهب الترتيب |
Sonra, Babbage'ın analitik motoru, Modern anlamda ilk mekanik bilgisayardı. | TED | فيما بعد، كان محرك باباج التحليلي أول حاسب ميكانيكي بالمعنى المعاصر. |
Onlar Modern insan bağırsağına egemen olan ikilidir. | TED | إن هذين النوعين هما من يسيطران على أمعاء الإنسان المعاصر. |
Platon'un, Modern dünyanın temelleri hâline gelen fikirlerini düzeltmeye, iyileştirmeye ve düzenlemeye devam ediyoruz. | TED | نحن مستمرون في تنقيح، وتعديل، وتصحيح أفكاره والتي تعتبر أساسًا لعالمنا المعاصر. |
Modern pazarlar, günümüzdeki durgunlukları yönetmeyi daha çok zorlaştırarak daha karmaşık hale getiriyor. | TED | الأسواق المعاصرة أشد تعقيدًا، مما يجعل الكساد المعاصر أيضًا عصيًا على التتبع. |
Aslına bakarsanız Modern astronominin en büyük başarılarından biri, bizi oluşturan atomların nasıl bir araya geldiğini anlamasıdır. | TED | في الواقع، أود أن أقول أن أحد أعظم الإنجازات في علم الفلك المعاصر هو فهم كيف تم تجميع ذراتنا. |
Ve size bunu tanıtmak için burada açığa çıkartacağım birşey bulunduruyorum, Modern çağın en büyük mucizelerinden. | TED | و لكي أُطلعكم على ذلك ، لدي اليوم شيء ما أنوي الكشف عنه، وهو من احدى عظائم الاعجوبات في الزمن المعاصر. |
Böyle mazeretsiz bir cümle yazabilmek ve onu haklı çıkarabilmek için devam etmek... Kafka'nın yapıtı, çağdaş edebiyatın bir başyapıtı oldu. | TED | كتابة عبارة مثل تلك غير مبررة والاستمرار بحيث يستطيع تبريرها، عمل كافكا أصبح تحفة في الأدب المعاصر. |
Demek istediğim şey sadece çağdaş yaşamımızda ne kadar hızlı hareket etmeye alışığız. | TED | و بذلك أنا أقصد مدى السرعة التي نتحرّك بها في يومنا و عصرنا المعاصر. |
çağdaş dünyada bu ikisini birbirinden ayırmak zor. | TED | من الصعب في عالمنا المعاصر أن نفصل بين هذين الأمرين. |
çağdaş dünyada sanatın varlık nedeni eğer bu değilse, o zaman ne? | TED | ما سبب وجود الفن في عالمنا المعاصر إذا لم يكن هذا؟ |
çağdaş tasarımın bence zihin açıcı, gelecek vaadeden bir başka yönü, ki bu gerçekten tasarımın geleceği olacak, toplu tasarım fikri. | TED | جانب آخر للتصميم المعاصر أعتقد أنه يوسع الفكر، واعد وسيصبح مستقبل التصميم وهي فكرة تصميم جماعي |
Geldiler ve dediler ki -sıradan müteahhitlerden farklı olarak- dediler ki: "Biz Louisville'de bir çağdaş sanatlar müzesi yaparak | TED | وجاءوا إلينا وقالوا انهم، على عكس المطورين الإعتياديين وقالوا : نحن نريد أن تبدأ من خلال التوفير متحف الفن المعاصر |
Bilmelisin ki yalnız yaşam günümüz toplumunun ürettiği bir durumdur. | Open Subtitles | ..يجب أن تعلموا أن الحياة الانعزالية وضع انتجه المجتمع المعاصر |
Yakın zamandaki en seksi başkan karısı kesinlikle sen olacaksın. | Open Subtitles | أنت حقا ستكونين أول سيدة أولى جذابة في التاريخ المعاصر |
Ve biraz iyileştirmeyle , C.A.C'nin bahar sergisi olacaktır. | Open Subtitles | مع قليلاً من المهارة ستكون ضمن معرض مركز الفن المعاصر هذا الربيع |