Diğer taraftan yaratıcılık ise bilişsel eğilimin sınırlarından kurtulup özgür olmaktır. | Open Subtitles | الإبداع، من جهة أخرى يعرف بأنه الحرية من حدود الحيز المعرفي |
Cevabın bir kısmı bilişsel psikolojide gizli. | TED | جزء من الجواب يأتي من علم النفس المعرفي لدينا. |
Bu arada bu işleme, "bilişsel hiyerarşi kuramı" deniliyor. | TED | على فكرة، هذا ما يسمّى نظريّة التّسلسل الهرمي المعرفي. |
Toplum olarak yaptığımız şey mutluluğu kavramsal bir ufka doğru itmek. | TED | ما قمنا بعمله اننا دفعنا السعادة فوق الافق المعرفي كمجتمع |
ama gerçek şu ki, bizler değiştik. Artık bilgi ekonomisindeyiz. | TED | لكن الحقيقة أنّنا تحوّلنا و نحن الآن في الاقتصاد المعرفي |
Ama diğer hayvanlardaki bilişsel, duygusal ve bilinçsel devamlılığı tanımakta suskun ve çok yavaş kalıyoruz. | TED | لكننا كنا أكثر ترددا وأكثر بطء للاعتراف بتلك الاستمرارية في التطور المعرفي والشعوري والإدراكي لدى الحيوانات الأخرى. |
bilişsel tarihle ilgilenmeme sebep olan budur. | TED | وهذا ما جعلني في البداية أتطرق إلى التاريخ المعرفي. |
Minerallerden eser miktarda demir, bakır, çinko ve sodyum da beyin sağlığı ve erken bilişsel gelişim için temel niteliğindedir. | TED | إن الكميات الضئيلة من الحديد والمعادن والنحاس والزنك والصوديوم مهمة أيضا لصحة الدماغ وبداية التطور المعرفي. |
Bu alıştırma bilişsel bir değişime yol açar. | TED | وممارسة الانتقال من جانب إلى آخر هي نوع من الانتقال المعرفي. |
Liseholm'daki özel hastane bilişsel terapide uzmanlaşmış. | Open Subtitles | المستشفى الخاص في ليزهولم متخصص في العلاج المعرفي |
bilişsel gelişimimiz o yaşta ilerler ve kendi kültürel kimliğimizi oluştururuz. | Open Subtitles | تطورنا المعرفي يبدأ بالتطور في ذلك العمر و نبدأ بتكوين هويتنا الثقافية |
Peki önemli şeyler ne olacak mesela zekâ, ya da bilişsel düşünce yeteneği? | Open Subtitles | .. حسنا ، ماذا ماذا بخصوص الاشياء التي تهم مثل الذكاء او القدرة على التفكير المعرفي ؟ |
Hâlâ sigara içenlerle bilişsel davranış terapisi yapıyor musun? | Open Subtitles | هل لازلتِ تقومين بالسلوك المعرفي مع المدخنين؟ |
Genel bilişsel zayıflama genellikle o yaşta oluşum aşamasındadır. | Open Subtitles | التدهور المعرفي العام هو عادة سائر في تلك النقطة |
Bak, bilişsel gelişim saptırmasını denedim takılabilir şeyleri, ilaçları... | Open Subtitles | انظر ، لقد قُمت بتجربة تعزيز التحويل المعرفي وقابليّة الإرتداد ، والعقاقير ، وحتى أنّي قُمت بتجربة الواقع الإفتراضي |
Günde iki kez gelip bilişsel değerlendirme yapıyorlar. | Open Subtitles | إنهم يزورون مرتين في اليوم لتقييم الحس المعرفي |
Dinlemeleri ve empati kurmaları için onları yetilerle donatmak, tamamı bilişsel davranışsal terapide var olan konular: harekete geçmeleri için gerekli yetenekler kazandırmak, aktivite planlaması; ve dijital teknolojiyi kullanmaları için onları desteklemek. | TED | تمكينهم من مهارات الاستماع، لإظهار التعاطف، كل ذلك متجذر في العلاج السلوكي المعرفي. تمكينهم من المهارات اللازمة لتفعيل السلوك، جدولة النشاط ودعمهم باستخدام التكنولوجيا الرقمية. |
kavramsal düşünme sürecinin çok altındadır. | TED | انها وسيلة تحت قيادة عملية التفكير المعرفي. |
Kendinize sorabilirsiniz, bilgi ekonomisinde ne olur? | TED | وتستطيع أنتَ أن تسأل نفسك ، ماذا حصل في الاقتصاد المعرفي ؟ |
Alzheimer belirtileriyle örtüşen genel algı bozuklukları. | Open Subtitles | علامات عامة لتدهور المعرفي بما يتفق مع تشخيص مرض الزهايمر |
Bu iyiye işaret. Kavrama sistemin yeniden devreye giriyor demektir. | Open Subtitles | إنه شئ جيد فهذا يظهر أن النضام المعرفي عاد للإشتغال |
Durumunun tedavisi için hipnoz ve kognitif davranışçı terapi gerekir. | Open Subtitles | علاج حالتك, سيتضمن التنويم الإيحائي, و العلاج السلوكي المعرفي |
zihinsel araştırmalar gösteriyor ki, bunu yapabildiğimizde, nörolojik olarak ortaya çıkıyor -- beyinde nöral yollar ortaya çıkıyor. | TED | لقد تبين من البحث المعرفي انه عندما نستطيع ذلك فإن ذلك سينعكس عصبياً فالسيالات العصبية التي تنشأ في الدماغ تتغير |