Yine toplumu koruyacağım, bozuk eşyalardan. | Open Subtitles | هكذا أيضاً سأحمي العامة من الادوات الكهربائية المعطلة |
Yeni bir gece hemşire bulmalıyız. bozuk makineleri tamir ettirmeliyiz. | Open Subtitles | نحتاج لممرضة ليلية ونحتاج لإصلاح تلك الآلات المعطلة |
Belki de bu yüzden bozuk makineler beni bu kadar üzüyor. | Open Subtitles | ربما لهذا تشعرني الآلات المعطلة بالحزن الشديد |
bozuk bir aleti tamir ederken belli ki elektrikçiye ihtiyacımız olacak. | Open Subtitles | إذا كنا سنصلح الأدوات المعطلة فسنحتاج لكهربائي |
Motor parçaları ve teknisyenlerle beraber. Bizce etkisiz haldeki U-Bot ile buluşacak. | Open Subtitles | ومعها اجزاء محرك و ميكانيكا الغواصات نحن نعتقد انه سيلتقى بالغواصة المعطلة |
İşte bu. bozuk eşyalar çok belirgin bir işarettir. | Open Subtitles | هاك، إن الأشياء المعطلة تفضح .أمرهم دوماً |
Bu bozuk cihazları toplamak için bütün gün geziyorum. | Open Subtitles | انني اقود طوال اليوم لأخذ هذه الألات المعطلة |
bozuk saat bile günde iki kere doğruyu gösterir, dostum. | Open Subtitles | الساعة المعطلة تكون صحيحة مرتين في اليوم يا صاحبي |
Bazı bozuk walkie-talkie oradaki ranzalar. | Open Subtitles | هنالك بعض الأجهزة اللاسلكية المعطلة هناك |
Bechet'deki tek parasına iki içecek veren bozuk otomat var ya... | Open Subtitles | وآلة البيع المعطلة في "بيشيه" التي تعطي 2 صودا بسعر واحدة |
bozuk kameradakiler hariç tabii. | Open Subtitles | لا شيء على الفلم للكاميرا المعطلة. |
Ki bu da onları attığı ve bizim bulduğumuz zaman aralığını düşündürüyor gerçek şu ki bulduğumuz tek bozuk saat 6:22'de kalmıştı zanlının cesetleri bırakmadan önce saatlerin hepsini aynı zamana ayarlaması mantıklı geliyor. | Open Subtitles | في كل مرة مما يعني,إن أخذنا بالحسبان الوقت بين رمي الجثة و العثور عليها و المناطق العامة و حقيقة أن الساعة الوحيدة المعطلة التي عثرنا عليها |
bozuk bir saat bile günde iki kere doğruyu gösterir. | Open Subtitles | حتى الساعة المعطلة... يمكن أن تكون على صواب مرتان في اليوم |
Şüphesiz, alçak Dünya ve jeostatik yörüngelerinde tıkanıklık var ve tıpkı bozuk bir arabayı karayolunun orta yerinde bırakmayacağımız gibi, bozuk olan uydular için bir şeyler yapmadan da yeni uyduları oraya gönderemeyiz. | TED | إن المدارات الأرضية المنخفضة والجغرافية الثابتة مكتظة بدون شك، ولا يمكننا الاستمرار في إطلاق أقمار جديدة لتحل محل تلك المعطلة دون إيجاد حل لها أولا، مثلما كنا لنفعل لسيارة معطلة في وسط الطريق السريع. |
bozuk bir saati söküp parçalarına ayırıyorum. | Open Subtitles | يمكنني فك الساعات المعطلة |
bozuk saat bile günde iki defa doğruyu gösterir ve ailemizdeki bozuk saat Sue'ydu. | Open Subtitles | يقولون حتى الساعة المعطلة تكون صائبة مرتين في اليوم ولو كان أي أحد في عائلتنا هو الساعة المعطلة فإنها (سو) |
Evet, bunun adı "kafamızı uçurmadan bozuk ocak çakmağını yakmak!" | Open Subtitles | نعم , واسمها أشعل عين الفرن المعطلة ! |
Makineniz bozuk. | Open Subtitles | -آلتكم المعطلة |
Enerji kaynağı etkisiz bırakılınca kontrolsüz bir Işıncı park yerimize düştü. | Open Subtitles | البيمر المعطلة قد سقطت ودمرتها خلال توقف الشبكة ماذا ؟ |