Sürprizleri seven bir adam olarak, kendine süpriz yapılmasını seveceğini düşündüm. | Open Subtitles | بما أنك من محبي المفاجآت أعتقد أنك ستحب واحدة من صنعك |
- Karanlık ve gizemli, efendim. - Sürprizleri sevmez misin, Ben? | Open Subtitles | ـ مظلمة وغامضة يا سيدي ـ ألا تحب المفاجآت يا ـ بن ـ؟ |
Hayat sürprizlerle doludur ancak en büyük sürpriz bitmek zorunda olmamasıdır. | Open Subtitles | الحياة مليئة بالمفاجآت ولكن أعظم المفاجآت أن هذا لا ينتهي ابدا |
Sanirsam bu bir sürpriz olacakti ama Sürprizlerden hoslanmadiginizi biliyorum. | Open Subtitles | كان مقرراً أن تكون مفاجأة لكني أعرف كم تكرهان المفاجآت. |
Ve inan bana son zamanlarda yaşadığım sürprizler hiç hoş değil. | Open Subtitles | وصدقني المفاجآت مؤخرا ً لا تأتي الا وهي متصدعة ها هو |
Ailemin içindeki sürprizlere bakarsan, pek yabancı sayılmam duruma. | Open Subtitles | مع كل المفاجآت الغريبة التي واجهتها في عائلتي، أعلم بأن هذا ليس سهلاً |
Mağazamızda, savaş sonrası kasılma Sürprizleri hâlâ bulunmaktadır. | Open Subtitles | حسن، لدينا المزيد من المفاجآت المقرفة والمتشنجة |
Bu onlar için sürpriz oldu, ve Sürprizleri sevmezler. | Open Subtitles | كانت هذه مفاجأة لهم و هم لا يحبون المفاجآت |
Burada her kim yaşıyorsa, Sürprizleri pek sevmiyor galiba. | Open Subtitles | , مهما كان من يعيش هنا لكنت أقول أنه لا يحب المفاجآت |
- Buradaki bayanlar ve bayların... burada olmasının sebebi, test sonuçlarının biraz sürpriz olması. | Open Subtitles | هؤلاء الرجالِ والنِساءِ هنا لأن نتائج التشخيص الخاصة بك ظهرت وبها العديد من المفاجآت |
Ah, ben hala bilmem birkaç sürpriz olduğunu düşünüyorum. | Open Subtitles | أظن أننا ما زال لدينا بعض المفاجآت التى ما زلتما لا تعلما بشأنها |
Bu iyi, Çünkü ikinizde Sürprizlerden ne kadar nefret ettiğimi biliyorsunuz. | Open Subtitles | جيد, لأنكم تعرفون جيداً كم أكره المفاجآت |
Evet, Sürprizlerden bahsetmişken, Andy hakkında ne yapmayı düşünüyorsun? | Open Subtitles | وبالحديث عن المفاجآت, مالذي ستفعلينه بشأن, أندي |
Sürprizlerden hoşlanmam. Her şey görebileceğim şekilde ortada olmalı. | Open Subtitles | لا أحب المفاجآت, اريد ان يكون كله بالخارج حيث استطيع رؤيته |
Efendim Almanlar için kötü sürprizler hazırlayabilirim. | Open Subtitles | سيدى يمكنني أن أترك للألمان بعض المفاجآت السيئة |
Birleşimin bir parçası olursan bütün sürprizler için endişelenmek zorunda olmazsın. | Open Subtitles | بقبولك الإنضمام لتعاونيّتنا الكثير من المفاجآت لن تقلق بِشأنها مجددا |
Bugün, her şeye rağmen, her zaman mutlulukla dolu ve güzel sürprizlere gebe olan hayatı kutluyoruz. | Open Subtitles | اليوم نحتفل بالحياة , على الرغم من كل شيء. دائما المفاجآت الجميلة اقصى حدود السعادة. |
Okyanusun sürprizlerle dolu olduğunu söylemek için buradayım. | TED | وأنا هنا لأخبركم أن المحيط يحتوي على العديد من المفاجآت. |
Ne kadar uzun yaşarsan, o kadar çok sürprizle karşılaşırsın | Open Subtitles | كلما تعيش حياة أطول, كلما تحصل على المزيد من المفاجآت |
Öyle mi? Yapma, bu akşam başka bir sürprizi kaldıramam. | Open Subtitles | بحقك ، لا أستطيع تحمل المزيد من المفاجآت لهذه الليلة. |
Benim için başka sürprizlerin olmazsa iyi edersin. | Open Subtitles | من الأفضل ألا يكون لديك المزيد من المفاجآت لي |
Bir sürü sürprizim var daha. | Open Subtitles | لدي الكثير من المفاجآت القادمة. |
sürprizlerim var. Dükkandaki sonuncu ve benim bedenim. Şans. | Open Subtitles | لدي بعض المفاجآت إنه آخر ما في المحل و هو مقاسي أنا محظوظة أليس كذلك ؟ |
süprizler güzel olur sanıyordum. | Open Subtitles | أعتقد أن المفاجآت من المفترض بها أن تكون جيدة |