"المفتاحَ" - Traduction Arabe en Turc

• anahtarı
• anahtarını
• Anahtarları

Üs kapatıldıktan sonra hükümet anahtarı aldı.
عندما القاعدة دُمرت أبقتْ الحكومةُ المفتاحَ

Şu dişlerden birkaçı yalıtımlı, bu da anahtarı çevirdiğinde, elektriği devreye soktuğun anlamına gelir.
البعض مِنْ هذه المقابضِ عوازلَ يَعْني ذلك عندما تضعه وتَدُورُ المفتاحَ يُمْكِنُ أَنْ يبدأ تشغيل نظام كهربائي

Beni değil anahtarı istiyorlar.
هم لا يُريدونَني. يُريدونَ المفتاحَ إلى القاعدةِ

anahtarı kimse bulamadı.
فلم يتمكن أحد من العثور على المفتاحَ أبداً

Girişimizin anahtarını ve kural kitabınızı hayatınızı koruduğunuz gibi koruyun.
يَحْرسُ المفتاحَ إلى دخولِنا وكتاب قواعدكَم... كما تَحْرسُ حياتكَ الخاصة.

- Bana Anahtarları şimdi ver.
لا،أنا سَأُخبرُك ماذا اديني المفتاحَ. أنا سَأَعطيك المفتاحَ.

Kızı aşağı gönder! anahtarı da yanında getirsin!
إجعلها تنزل وأُريدُها أَنْ تَجْلبَ المفتاحَ مَعها

Biz kendimizi kilitleyip anahtarı atacak kadar yaşlı değiliz.
نحن صغار جداً لأنْ نَسْجنُه ونرْمي المفتاحَ

Onlar, içeriden anahtarı aldılar. Kapıyı kapatıp kilitlediler.
أَخذوا المفتاحَ مِنْ داخل، إنتقدَ البابُ وقَفلَه.

Bana anahtarı verirsen bunun olmasını sağlarım.
أنا سَأَجْعلُه يَحْدثُ إذا تَعطيني المفتاحَ.

anahtarı ver! - Peder, gerçek bir dini deneyim ister misin?
أعطِني المفتاحَ هيي دورة,تَحْبُّ أَنْ يَكُونَ عِنْدَكَ تجربة دينية حقيقية؟

Orgazm oluyormuş gibi anahtarı kilide yerleştirdi.
وَضعتْ المفتاحَ في المزلاجِ بذات الدرجة من العنجهيّة والغبطة

Bir çocuğu odasına kilitleyip anahtarı atmak, her zaman çözüm olmaz. anahtarı atmadım.
انه لاينجح دائما وضع قفل فوق الطفل وترْمي المفتاحَ.

Yedek anahtarın yerini biliyorsun. Kız arkadaşların için bıraktığın anahtarı mı kullandıracaksın bana?
إدعُ فيكي إلى منزلي وافعل ماتريد أنت تَعْرفُ أين أَبقي المفتاحَ الإحتياطيَ

Eğer kendimi bu peteklere kelepçelemezsem skora bakacağım, lütfen, al şu anahtarı.
إذا لم أقيد نفسي إلى هذه المدفئة سأتحقق من النتيجةَ. رجاءً خُذْ المفتاحَ.

Bu kız güvendiği insanlarla beraber olursa çok tehlikeli bir terörist grubu alaşağı etmenin anahtarı olabilir.
هذه البنتِ يُمْكِنُ أَنْ تَحْملَ المفتاحَ إلى إنْزال أحد أكثر مجموعاتِ الإرهابِ الخطرةِ إذا هي مَع الناسِ تَأتمنُ.

Tamam, anahtarı vereceğim.
حسناً، أنا سَأَعطيك المفتاحَ اللّيلة

İyi ki anahtarı güvenli bir yere sakladım.
الشيء الجيد أخفيتُ المفتاحَ في مكان أمن

Bir kafese kitleyelim anahtarı atalım
نقْفلُ عليه في قفص ونرْمي المفتاحَ

...ve anahtarını da en yakın arkadaşına teslim eder.
ويَعطي المفتاحَ إلى صديقِه الأفضلِ.

Jason Anahtarları verip bunu bir iyilik diye düşünebilirdi.
جيسن سلّمَه المفتاحَ وإعتبرَه إحسان.