Şehir merkezindeki en sevdiğim bankta oturup saatler geçene kadar izlerdim ta ki koltuklarda, arabaların içinde, binaların veya depoların içerisinde birkaç saatlik uyku için gizlice girene kadar. | TED | كنت أجلس علي مقعدي المفضل في وسط المدينة وأشاهد الساعات تمضي حتى أتمكن من اختلاس بضع ساعات من النوم على الأرائك، وفي السيارات، وفي المباني، أو في وحدات التخزين. |
Şehirdeki en sevdiğim yere, yani hırdavatçıdaki yapıştırıcı reyonuna. | TED | ستذهبون إلى مكاني المفضل في المدينة، وهو ممر الغراء في متجر الأدوات. |
Bu en sevdiğim an. | Open Subtitles | هذا هو مشهدي المفضل في هذا المكان ، في هذا الوقت |
Bu kocaman dünyada en sevdiğin yiyecek ne? | Open Subtitles | ما هو طعامك المفضل في كل هذا العالم الكبير؟ |
Doğrusu Noel, yılın en sevdiğim zamanıdır. | Open Subtitles | أتعرفي , عيد الميلاد وقتي المفضل في السنة |
Ben Midland'dan kaçtığımda Chicago trenine binecektim dünyada en sevdiğim yer. | Open Subtitles | في المرات التي هربت من ميدلاند كنت ذاهبه إلي شيكاغو مكاني المفضل في العالم |
Dünya'daki en sevdiğim yer içtiğim tek içki ve en sevdiğim şarkıcı. | Open Subtitles | مكاني المفضل في العالم نوع الكحول الوحيد الذي اشربه ومطربي المفضل |
Bunun biraz bencilce olduğunu biliyorum ama bugün yılın en sevdiğim günü. | Open Subtitles | اعلم ان هذا انانية مني ولكن هذا يومي المفضل في السنة |
en sevdiğim torunumumun, doğum günününde keyfi nasılmış bakalım? | Open Subtitles | إذا، كيف حال حفيدي المفضل في يوم ميلاده؟ |
Filmdeki en sevdiğim sahneyi bilsen. | Open Subtitles | أتمنى لو تعرفي مشهدي المفضل في الفيلم كله |
Tanrım. Bu, Şükran Günü'nün en sevdiğim kısmı. Bana, neye şükran duyduğumu hatırlatıyor. | Open Subtitles | هذا جزئي المفضل في عيد الشكر لأنني سأقول ما أنا شاكرة له |
Kampta kıdemsiz danışmanken en sevdiğim kampçı bana... | Open Subtitles | حينما كنت محاميا جديدا في المخيم صديقي المفضل في التخييم صنع لي |
Sonbaharın başlangıcı yılın en sevdiğim zamanıdır. | Open Subtitles | إقتراب فصل الخريف هو وقتي المفضل في السنة. |
en sevdiğim tişörtü götürüyorsun, öyle değil mi? | Open Subtitles | لقد أخذتِ تيشيرتي المفضل في حقيبة سفرك ,أليس كذلك ؟ |
Çocukken burası dünyadaki en sevdiğim yerdi. | Open Subtitles | عندما كُنتُ طفلاً كان هذا مكاني المفضل في كل العالم |
Bayan Bell, kırsal bölgede en sevdiğim mekân burası. | Open Subtitles | ملكة جمال بيل. هذا هو المكان المفضل في جميع المناطق الريفية. |
Kesinlikle hayatta en sevdiğim yıldız bu. | TED | بهو بشكل مطلق نجمي المفضل في العالم |
Dünyadaki en sevdiğin yazar yazarken sana yardımcı oluyor. | Open Subtitles | أن يكون بجانبك كاتبك المفضل في العالم ليساعدك في أول |
O halde, ilişkimizin en sevdiğin yanı olan şey uzun süre olmayacak. | Open Subtitles | حسنا، جزؤك المفضل في علاقتنا لن يحدث بعد إنتقالي |
İkimiz de yeryüzünde en sevdiğimiz ülkeyi bir uçtan bir uca gezeceğiz. | Open Subtitles | ونحن على حد سواء سوف تدفع عبر ما هو، كما أعتقد، بلدنا المفضل في العالم، |
İkimiz de biliyoruz ki yılın en sevilen günü bugün. Evet, doğru. | Open Subtitles | نحن الاثنين نعلم ان هذا هو يومي المفضل في العام |
Maya'nın Rosewood'da en sevdiği yer olduğunu söylemiştim. | Open Subtitles | لقد أخبرته أنه مكان مايا المفضل في روزوود |