Böylelikle kana bulanmış cesetlerden çıkarılan mermilerle sizin silahınız arasında hiçbir karşılaştırma yapılamadı. | Open Subtitles | لذلك لا يمكن المقارنه بين مسدسك و الرصاصات التى أخذت من جثث الضحايا الملطخه بالدماء |
Bu karşılaştırma da en iyi yazılarını barda kafası güzelken yazan adamdan geliyor. | Open Subtitles | هذه المقارنه صدرت من رجل الذي يكتب أفضل القصائد |
Ne yazık ki, bizim balık temelli davamızın araştırmasında karşılaştırma yapılabilecek doğal bir veri tabanı yok. | Open Subtitles | من المؤسف لمن يحققون فى جريمه تعتمد على السمك لا يوجد قاعده بيانات دوليه ليتم المقارنه بها |
Onların DNA'larını karşılaştırmayı atladı | Open Subtitles | هو أخفق في المقارنه في الحمض النووي |
karşılaştırma yapmayı dene. | Open Subtitles | بحيث يتلزم عليهم المقارنه |
karşılaştırma yapılabilir mi, bilmiyorum. | Open Subtitles | لا أعتقد أنك تستطيع المقارنه |