Bir ara, yanındaki koltuğun boş olduğunu fark ettim. | Open Subtitles | في لحظة ما، لاحظت أن المقعد الذي بجانبه كان خاليا ً |
Emniyet kemerlerinizi bağlayıp bagajlarınızı önünüzdeki koltuğun altına koyunuz. | Open Subtitles | ويجب أن تكون أحزمة مقاعدكم مثبتة بأمان وأن تُحفظ كل الأمتعة المحمولة تحت المقعد الذي أمامكم أو الصناديق العلوية. |
Hatırlatma olarak tüm el bagajlarınızı üst taraftaki bölmelere... ..veya önünüzdeki koltuğun altına koyabilirsiniz. | Open Subtitles | حتّى أذكّركم، جميع الأمتعة لا بد أن تناسب الصندوق العلوي لك، أو تضعها بطريقة آمنة أسفل المقعد الذي أمامك. |
Yani temel şeyleri kontrol edebiliyorsunuz; çarpışmanın şiddeti, çocuğun hangi koltukta oturduğunu, vs. Çocuğun yaşı.. | TED | حتى نتمكن من السيطرة على الأمور الأساسية ، مثل مقدار قوة الحوادث مانوع المقعد الذي استخدمه الطفل وما هو سنه |
Yanımdaki koltukta öylece oturuyordun ve ben de sana karşı müthiş bir sevgiyle doluydum. | Open Subtitles | كنت تجلسي على المقعد الذي بجانبي وكنت احبك بشكل كبير جدا وعرفت |
İnan bana, kocamın ve oğlumun hangi sırada olduğunu biliyorum. | Open Subtitles | صدقني أنا أعرف المقعد الذي خصصته لزوجي و أبني |
İnan bana, kocamın ve oğlumun hangi sırada olduğunu biliyorum. | Open Subtitles | صدقني أنا أعرف المقعد الذي خصصته لزوجي و أبني |
Daha önce benden aldığın sandalyeyi aldım ama senin sandalyeni almadım. | Open Subtitles | لقد أعدت المقعد الذي أخذتيه مني لكن لم أخذ مقعدك |
Daha önce benden aldığın sandalyeyi aldım ama senin sandalyeni almadım. | Open Subtitles | لقد أعدت المقعد الذي أخذتيه مني لكن لم أخذ مقعدك |
Herkes ellerini önündeki koltuğun üzerinde birleştirsin. | Open Subtitles | أريد جميع من بالطائرة أن يضعوا كلا يديهم على المقعد الذي أمامهم. |
Efendim,ellerinizi önüzdeki koltuğun üzerinde tutmalısınız. Teşekkür ederim. | Open Subtitles | يا سيّدي عليك أن تبقى يديك على المقعد الذي أمامك، شكرًا لك. |
..önümdeki koltuğun ya da katlanır masaya bakmak yerine.. | Open Subtitles | ...مثل النظر من النافذة بدلاً من التحديق في خلفية المقعد الذي امامك... |
-Hangi koltukta oturuyordu? | Open Subtitles | ما رقم المقعد الذي كان جالساً عليه ؟ أظنه كان |
Lanet ayakkabılarım yan koltukta zıplıyordu. | Open Subtitles | مع حذاء "مارس الجنس معي" على المقعد الذي بجواري |