Ama aslında öyleler, bunun nedeni onları aynı ölçekte çizmemem. | TED | ولكن في الواقع، هذا لأنني لم أرسمهما على نفس المقياس. |
Crassus gibi bir adamın varlığı gümüş ya da altın görünebilir ama... asıl ölçüsü ettir. | Open Subtitles | ثروة رجل مثل كرسيس من الممكن ان تكون من الذهب او الفضة0 لكن المقياس الحقيقي كانت كمية من اللحوم البشرية0 |
Görüntünün ölçeği hakkında bir bilgi vermek gerekirse, diyebilirim ki burada iğne olsaydı çok büyük görünürdü. | TED | الآن، ولتوضيح فكرة المقياس لكم، لو تم استعراض إبرة هنا، ستكون كبيرة جداً، |
Logaritmik ölçek, artışın derecesini saklıyor. Çünkü bu 1890 nüfus sayımından beri trilyon kat bir artışı temsil ediyor. | TED | يخفي المقياس اللوغارثمي حجم الزيادة لأن هذا يمثل زيادة تريلون ضعف منذ تعداد 1890 |
Bence bir erkeğin tek ölçütü yaptıklarının sorumluluğunu alma niyetidir. | Open Subtitles | أؤمن أن المقياس الحقيقي للرجل هو رغبتة في قبول عواقب أفعاله |
Bu endüksüyon ölçer, çok fazla duygusallaşırsam dikenleşiyor. | Open Subtitles | هذا المقياس الكهربائي للاستنباط سيرتفع بسرعة إذا ازدادت عواطفي لذا، اخرجي |
- E-metre alın.evet E-metre alın! - E-metre? | Open Subtitles | ,أحضر المقياس الكهربائى نعم أحضر المقياس الكهربائى |
Bitki dünyasının yaşadığı bu zaman ölçeği tam olarak onlara uygun bir ölçektir | Open Subtitles | هذا المقياس الزمني الذي يعيشه عالم النباتات هو بالضبط ذلك المقياس المتذبذب. |
Ölçekler birebir aynı. | Open Subtitles | إنه نفس المقياس بالضبط |
Bilim insanları yıllarca bu ölçekte bir erozyona neyin neden olabileceğini araştırdı. | Open Subtitles | تعاقبَ العلماء على مدى أعوام في محاولتهم معرفة سبب التآكل بهذا المقياس. |
Astronomik ölçekte bu cidden küçük bir karadelik. | TED | علي المقياس الفلكي ذلك ثقب أسود صغير جداً |
Ölçümlerin beceriksiz yapılmasından dolayı da değildi, doğanın davranışının atom altı ölçekte temel bir gerçeğiydi. | Open Subtitles | و لا بسبب عدم الدقة في الطرق التي نجري بها قياساتنا لكنه حقيقة أساسية تتعلق بسلوك الطبيعة عند المقياس تحت الذري |
Birisine yardım edip etmediğimi bilmemin tek ölçüsü hastalarımın bu konuda nasıl hissettikleri ve hayatlarının bundan sonra nasıl devam edeceği. | Open Subtitles | المقياس الوحيد لدي إن كنتُ أساعد مريضاً ما أو لا هو كيفية شعور مرضايَ من طريقتي وكيف ستكون حياتهم |
Buna rağmen, bir adamın başarısının gerçek ölçüsü para değil de, sevme kabiliyetidir ve bu doğruysa Morgan zenginlik içinde yüzüyor. | Open Subtitles | و لكن المقياس الحقيقى لنجاح الرجل ليس الدولارات ولكن |
Bir babanın başarısının ölçüsü çocuğunun, hayatının nasıl geçtiğiyle alakalıdır. | Open Subtitles | المقياس الوحيد الحقيقي لِنجاح الأب. هو كَم يتوفق عليه أولادهُ في الحياة. |
Size buradaki zaman ölçeği hakkında fikir vereyim. | TED | اسمحوا لي أن أعطيكم معنى المقياس الزمني في العمل هنا |
Tropik ölçeği besin zincirinde her şeyin yerini gösteren bir endekstir. | Open Subtitles | المقياس الغذائية هو مؤشر بمكان كل شيء في السلسلة الغذائية |
Veriler ölçek dışı, Gama ve parçacık radyasyonu. | Open Subtitles | القراءات تخطت المقياس إشعاعات غاما عالية |
Partnerine yakın hissetmeyi veya onun mutlu olmasını istemekte herhangi bir sorun yok ve orgazm da deneyimin tek ölçütü değil ... | TED | ولا شيء خطأ في الرغبة للإحساس بالقرب من شريكك، أو الرغبة في جعله سعيدًا وليست النشوة الجنسية المقياس الوحيد في التجربة -- |
Ağızdan ateş ölçer! | Open Subtitles | تباً لهذا المقياس الحرارة الفمويّ |
E-metre, bir kişinin nerede saptığını gösterir. | Open Subtitles | المقياس بكل بساطة, يُظهر موضع الخلل فى الشخص. |
Yardıma ihtiyacın var senin. "Hayat, insanın ruhunun derinliğinin ölçüldüğü ölçektir." | Open Subtitles | أنتِ بحاجة لمساعدة "الحياة هي المقياس الذي يقاس به" |
Bir toplumun ne kadar özgür olduğunun ölçüsünün iyi, uyumlu, itaatkâr vatandaşlarına değil de farklı görüşte olan ve tutuculuğa direnen vatandaşlarına karşı olan tutumunun olması aynı derecede kritik. | TED | والمهم بنفس القدر هو ذلك المقياس أن مقدار الحرية عند المجتمع ليس كيف يعامل المواطنين الأخيار والمطيعين والمذعنين بل كيف يعامِلُ المنشقين عنه وأولئك الذين يعارضون العقيدة. |