Ama annemim bilmediği bir şey vardı: hayatımı son derece sıkıcı buluyordum ve yapmak istediğim en son şey kendim hakkında yazmaktı. | TED | والذي لم تكن تعلمه هو اعتقادي أن حياتي كانت شديدة الملل, وأن آخر ماكنت أريد القيام به كان أن أكتب عن نفسي. |
Sanırım burası biraz can sıkıcı olmaya başladı, değil mi? | Open Subtitles | أَحْزرُ بأنّه يُمْكِنُ أَنْ نحصل علي نوع من الملل ههه؟ |
Genelde karakol saldırı altında olurdu ancak birkaç haftadır çatışma olmamıştı. Herkes sıkıntıdan ve sıcaktan sersemlemiş durumdaydı. | TED | عادةً، تُهاجم قاعدتنا، لكننا لم نخض أي معركة منذ أسابيع، كان الجميع مصدومين من الملل والحر. |
Uzun vadede, sıkıntıdan patlayacaksın. | Open Subtitles | ،على المدى الطويل سيصيبك الملل حتى الموت |
sıkıntı, huzur dolu bir tedavi. İnan benim de işime gelirdi. | Open Subtitles | الملل و الاسترخاء هما العلاج صدقيني , ليتني أحظى بذلك |
Fakat, varoluşumuzu gerekçelendirmek için başka birine bağlı olmak Can sıkıntısı ve güç oyunlarına kolayca sebep olur. | TED | إلا أن الإتكال على الآخر لتبرير وجودنا يؤدي بسهولة إلى الملل والتنافس في التأثير والقوة. |
sıkılmış olmalısın ama bir şeyler anlarsın. | Open Subtitles | لا بدّ من أنّ الملل قد اعتراك ؛ لكنّك سترى شيئا |
Ben sıkıcı olan şeylerden hoşlanırım. Bizim için kolay para. | Open Subtitles | جيد ، انا احب الملل و المال يأتي بسرعه إلينا |
Yani, pek çok şey olarak çağrıldım ama "sıkıcı" onlardan biri değil. | Open Subtitles | أعني، تم تسميتي العديد من الأشياء لكن الملل ليس واحداً منهم .. |
Televizyonda tekrar eden hikâyeler sıkıcıdır, sıkıcı olanlar da işinden olur. | TED | في التلفاز، الجمود يساوي الملل والملل يساوي الطرد |
Lisedeki biyoloji veya fizik derslerinde yaşadığımız sıkıcı mutsuz anılarımızı canlandıran ilk kelime. | TED | الكلمة ذاتها والتي تستحضر الذكريات غير السعيدة من الملل في مادة علم الأحياء أو الفيزياء في مرحلة الثانوية العامة. |
Sonunda, bir ev çizdi. Olabilecek en sıkıcı şeydi. | TED | في البداية رسم متزلا، كان من أكتر الأشياء الباعثة على الملل |
Hayır itiraz etme, sıkıntıdan patlayacağız, inkâr edemeyiz bunu. | Open Subtitles | لا, لا تحتج. يكاد الملل يقتلنا. لا يمكنك أن تنكر ذلك |
Başlıca görevin gönüllüleri ve düzenli askerleri sıkıntıdan birbirlerini öldürmekten korumak. | Open Subtitles | مهمتك الكبرى هى الحفاظ على الحاله بين المتطوعين و الجنود النظاميين و ألا يقتلوا بعضهم البعض من الملل |
Eğer bizim için endişelenemeselerdi, sıkıntıdan ölürlerdi. | Open Subtitles | إذا لم يكونوا يقلقون علينا سوف يموتون من الملل |
İnan bana, hayatımda biraz daha sıkıntı yaşayabilirim. | Open Subtitles | صدقني , سيكون بمثابة القليل من الملل الذي أعانيه بحياتي |
Gerçek Can sıkıntısı hem otuz bir çekmek istemek, hem de aynı zamanda istememektir. | Open Subtitles | الملل الحقيقي هوَ عندما تُريدُ الاستمناء و لا تُريدُ ذلكَ بنفس الوقت |
Çok da iyi olur. Sizi sıkılmış görmek hoşuma gitmiyor. | Open Subtitles | انه مجرد عرض فبعد كل شىء لا يمكننى الوقوف ومشاهدتكما انتما الاثنان يقتلكما الملل |
Bu kotlar onca sefer sırf sıkıldım diye aldığım uzun, sıcak duşları telafi ediyorlar. | Open Subtitles | هذه السراويل تعوض كل الأوقات التي أخذت فيها حمام ساخن بسبب الملل |
Belki de canınız sıkılıyor bir ev kadını ile belirsiz bir yerde söyleşmekten. | Open Subtitles | ربماهوبليدبالنسبةإليك .. قد ينتابك الملل من قص ذلك لربة بيت في كوخ ناء |
Korkarım sizin dev korunaklı, kırsal bölgedeki Krallarınızın can sıkıntısından öldüğü, kalelerinizin birinden bahsediyorsunuz. | Open Subtitles | اخشى انك تقترح واحدة من القلاع العملاقة المعزولة في البلد التي مات فيها ملوككم من الملل |
Neredeyse 10 dakika geçti ve ereksiyonumu kaybetmeye başladım çünkü sıkılmaya başlamıştım. | Open Subtitles | وبعد حوالي 10 دقائق على هذه الحال أصبح الأمر كـ، بدأت أفقد انتصابي لأن الملل بدأ يصيبني |
sıkıcılık pelerinimin altına sız... Kimse gittiğimizin farkına varmaz. | Open Subtitles | تعالي تحت عبائة الملل كي لا يلاحظ أحد ما بأننا ذهبنا |
sıkıcılığı hepimizi kurtardı. | Open Subtitles | الملل الذي كان يصيبنا به قد أنقذنا جميعاً |
- Evet, o sıkıldı, ben sıkıldım bütün tur çok sıkıcı. | Open Subtitles | اوه -اصابني الملل ايضا -نعم هو اصابه الملل.انا اصبني الملل |
Çabuk sıkılırım. Özgürlük benim için en önemli şeydir. | Open Subtitles | يصيبني الملل بسـرعة، الحرية هي أهم شيء بالنسـبة لي. |
Bir erkeğim olmayınca ayak bileklerimi birkaç çift Jimmy Chew alarak sıkılmaktan kurtarmaya karar verdim. | Open Subtitles | ومع عدم وجود رجل في الأفق، قررت لانقاذ كاحلي من حياة الملل من خلال شراء عدد كبير جدا من أزواج من الأحذية تشو جيمي. |
Araştırmalar esnemenin can sıkıntısını artırtığını gösteriyor. | Open Subtitles | كما تعرفون ، الدراسات تظهر أن التثاؤب في الحقيقة يزيد الملل |