Doğrusu sıradan bir okul arkadaşı değil, paralel sınıftan bir çocuktu. | Open Subtitles | في الواقع لم تكن زميلة مدرسة بل شاب من الفصل الموازي |
İlk karımla olan seks hayatım da paralel oyundan ibaretti. | Open Subtitles | حياتي الجنسية مع زوجتي الأولى كانت كثيرا من اللعب الموازي |
Masonlara da katılıp onlardan üye toplarken Weishaupt kendi paralel cemiyetini yarattı. | TED | شكَل وايسهاوبت مجتمعه الموازي في نفس الوقت الذي كان فيه منضمًّا للماسونيين الأحرار حيث كان يختار أعضاءً منهم. |
alternatif gerçeklik sürücüsü sadece %70 oranında şarj oldu. | Open Subtitles | ومحرّك الواقع الموازي مشحون بنسبة 70 بالمئة فقط. |
Şu an içlerinden biri alternatif evrenden gelmiş iki bina üzerinde duruyoruz. | Open Subtitles | نحن داخل مبنيين، أحدهما من العالم الموازي. |
Sonra 100 kilometre gidip paralel rotayı ayarlayın. | Open Subtitles | ثم خذنا إلى مسافة مائة كيلو متر مع تعديل المسار الموازي |
Bu enerji partiküllerine maruz kalan kişiler üzerindeki etki olarak, bu paralel boyutu görmeyi sağlıyor. | Open Subtitles | نحن نعتقد أن تدفقات الطاقة تعطي لنا هذه القدرة تعطي لأي شخص يتعرض لها القدرة على الرؤية في البعد الموازي |
paralel bir evrenden gelecek Denizen'lere karşı olacak savaşta bir asker olarak hizmet edeceğine. | Open Subtitles | أنه يُعدُّ من أجل الخدمة كجندي في الحرب المقبلة ضد قاطني العالم الموازي |
Bu boyutların var olduğu yeri daha kesin olarak tanımlamak gerekirse ikiz evren... veya paralel evren. | Open Subtitles | هذه الابعاد توجد فيما يوصف بدقة أكثر على إنّهُ الكون المتعدد، أو العالم الموازي. |
Aynı Yargıç St. Raven'in paralel evrenin varlığını ispatlaması gibi. | Open Subtitles | مثل القاضية سانت ريفين أثبتت وجود العالم الموازي |
Henüz yakın arkadaş değiliz, paralel bir sınıfta. | Open Subtitles | لم نصبح أصدقاء مقربين بعد هي بالصف الموازي |
Ama karar anında paralel evren yeni bir hayatla yarılır. | Open Subtitles | ولكن في اللحظه التي تتخذ القرار فيها.. حياه جديده تظهر لك في العالم الموازي |
Katılmayacağım, bunun yerine sizin soruşturmanızın yanı sıra ben de kendi paralel soruşturmamı yapacağım. | Open Subtitles | كلا بدل ذلك سوف أجري تحقيقي الخاص الموازي معكم |
Ve sizin gibi korkakların tersine, paralel park etmekten korkmuyor. | Open Subtitles | وعلى خلاف بقيتكم أيها الجبناء هي لا تخشى من الركن الموازي |
Bu yüzden, okulda öğrendikleri herşey gibi iyi bir oyuncu olmak için öğrenecekleri eğitimleri ile tamamen paralel bir yoldur. | TED | إذا، فلدينا نظام كامل من التعليم الموازي حيث يتعلم الشباب بنفس القدر عن ما يحتاجه كلاعب متميز بقدر ما يتعلمون عن كل شيء آخر في المدرسة. |
Evet, paralel evrende belki. | Open Subtitles | أفضل أجل في الكون الموازي ربما |
Evet. Karışan sinyalin alternatif evren kaynaklı olduğunu sanıyorum. | Open Subtitles | نعم، أعتقد أنّ أصل التشويش من العالم الموازي. |
Bu acıya tek başına katlanmasına göz yumdum ki ben de başka birinin çocuğunu kurtarmak için alternatif bir evrene gidebilmenin bir yolunu bulabileyim. | Open Subtitles | لكن عوضَ ذلك، تركتُها تحزن لوحدها. ليتسنّى لي التركيزُ على إيجاد طريقٍ إلى الكون الموازي لإنقاذ طفل شخصٍ آخر. |
Ayrıca onları alternatif evrene ittifak anlaşmasını ihlal ederek gönderdiğini de biliyorlar. | Open Subtitles | و أنّكَ المسئولُ عن إرسالهم إلى الكون الموازي. منتهكاً اتّفاقيّتكم معهم. |
- alternatif gerçeklik sürücüsünün verimini arttıracak bir kaç protokol hazırladım. | Open Subtitles | -قمت ببعض التعديلات التي ستزيد من كفاءة محرك الواقع الموازي. |
Bizim alternatif gerçeklikteki versiyonlarımız. | Open Subtitles | نسختنا من الواقع الموازي. |