Belki sırası değil ama o konuşmayı yaptığımıza memnun oldum. | Open Subtitles | - -أجل ? هذا وقتٌ صعبٌ, ولكني سعيد بهذه المُحادثة. |
Ama, onlara bir şey söylemesen iyi olur, konuşmayı bana bırak ben her şeyi ayarlarım. | Open Subtitles | من الأفضل أن لا تخبرهم بشيئ دعني أتولى أمر المُحادثة و سأهتم بكل شيئ |
Nihayet bu konuşmayı yapabildiğimize çok sevindim, sevgilim. | Open Subtitles | أنا مسرورة لأنّنا خُضنا هذه المُحادثة أخيراً. |
- İyi ki biraz sohbet ettik. | Open Subtitles | حسناً ، أنا سعيدة بهذه المُحادثة الصغيرة |
Kasten dört sene diyip seni de konuşmanın içine sürükledi. | Open Subtitles | لقد قالت أربعة سنوات قبلاً، عمداً لتجرّكِ إلى هذهِ المُحادثة. |
Bu sürükleyici sohbeti dün gece yaşanan olaylara döndürebilir miyiz? | Open Subtitles | هل يمكننا إنهاء هذه المُحادثة التافهة ونعود إلى الحقائق التي حدثت مُبكراً في المساء ؟ |
Evet, evet, tabii... Şu muhabbeti yapmak hiç istemiyorum şu an. | Open Subtitles | أجل، أتعرفون، إنّي لا أريد أن أجري هذه المُحادثة الآن، شكراً. |
Bu sohbetin uyarıcı havasından dolayı biraz kafam karıştı galiba. | Open Subtitles | أظن إنني فوجئتُ بطبيعة التحذيرية لهذه المُحادثة. |
Bu konuşmayı yaptığımızı bilseler, yıkılırlardı. | Open Subtitles | سوف يتم تدّميري لو أنهم حتى علموا بأننا قُمنا بهذه المُحادثة |
Neden bu konuşmayı merkezde yapmıyoruz? | Open Subtitles | لماذا لا نأخذُ هذه المُحادثة إلى وسط المدينة؟ |
Bu konuşmayı bu yüzden ofiste yapmak istemedim. | Open Subtitles | لهذا السبب لمْ أرد إجراء هذه المُحادثة في المكتب. |
Bu konuşmayı yaptığımız için hepimiz hapse girebiliriz. | Open Subtitles | يُمكن أن ندخل جميعاً السجن لإجرائنا هذه المُحادثة. |
Ve bu konuşmayı yapay zekanın babasından daha iyi kiminle yapabilirim ki? | Open Subtitles | ومن أكثر تأهيلا لإجراء تلك المُحادثة معه من صانع الذكاء الاصطناعي؟ |
Bu konuşmayı yaparız umuduyla araştırdım aslında. | Open Subtitles | حقيقةً، بحثتُ عنها توقُّعًا لهذه المُحادثة. |
Hayır, kendim giderim. Bu sohbet beni ayılttı. | Open Subtitles | كلا، يُمكنني القِيادَة بنَفسي لقَد صَحّتني هذه المُحادثة |
İnsanlar elektronik kutulardan dijital postalar alıyorlar, sohbet odalarında toplanıyorlar, duvarlar veya kapılar yok. | Open Subtitles | يتلقى الناس البريد الرقمي من صناديق إلكترونية يتجمعونَ في غُرَف المُحادثة |
- Bu konuşmanın 21 yıl önce olduğunun farkındasın, değil mi? | Open Subtitles | أتفهم أنّ تلك المُحادثة كانت قبل 21 عاماً؟ |
Bu biraz komik oldu! Çünkü tanıklar konuşmanın oldukça gergin geçtiğini söyledi. | Open Subtitles | حسناً، هذا مُضحك، لأنّ الشُهود يقولون أنّ المُحادثة كانت مُنفعلة. |
Beyler, bu sohbeti ofiste bir şişe Merlot'la beraber yapsak olmaz mı? | Open Subtitles | يا رفاق، أيمكننا أن نُجري هذه المُحادثة عندما نعود إلى المكتب ونحن نحتسي النبيذ؟ |
Eminim bir sonraki taslakta bu sohbeti de okurum. | Open Subtitles | أنا متأكده من أني سأقرأ هذه المُحادثة في المسودة القادمة |
Seninle şu muhabbeti yapayım diye. | Open Subtitles | لكى اكون جزء من هذة المُحادثة |
Hayır, bu muhabbeti dinlemeyi kastettim. | Open Subtitles | لا، اقصد المُحادثة |
Şu anda bu sohbetin uygun olduğunu sanmıyorum. | Open Subtitles | أعتقد أنّ هذه المُحادثة غير مناسبة بالمرّة |