Arkadaşlarıma iki Ortak noktanın ne olduğunu söylemeden, Onlara, olmadıkları birkaç şey söylemeliyim. | TED | قبل أن أُخبر صديقيَّ بهَذين الشيئين المُشتركين، كان عليّ أن أُخبرهما بالأمور غير المُشتركة. |
Emerald City'nin Ortak alanına portatif yatakları koyabiliriz. | Open Subtitles | فكرتُ أنهُ يُمكننا وضع بضعة أسِرَّة نقالَة في الغُرفة المُشتركة لمدينة الزمرد |
Çeteye katılabilmek için, benimle ne çok Ortak noktası olduğunu anlattıkça anlattı. | Open Subtitles | إستمرّ في الحديث عن كم أنّ هناك الكثير من المسات المُشتركة بيننا ، وهكذا كيّ يتمكّن من الإنضمام للعصابة |
Jeremy Geist'i gizli göreve gönderen F.B.I ve A.T.F.'in ortaklaşa yürüttüğü operasyonu yönetiyor. | Open Subtitles | إنّه يُدير فرقة العمل المُشتركة بين المباحث الفيدراليّة ووكالة مُكافحة التبغ والأسلحة الناريّة التي أرسلت (جيرمي غايست) للعمل مُتخفياً. |
Doğal tekdüzelik ve cemiyetin Ortak idealleri paylaşması mahallenin psikolojik bakımdan tekil, işlevsiz bir kişilik olarak analiz edilebileceğini gösterir. | Open Subtitles | والمُثل المُشتركة لمُجتمع مصطنع تُشير أن الحيّ يمكن تحليله نسياً بإعتباره شخصية مُختله |
Ortak düşman ölmeden adamların yine birbirine düştü. | Open Subtitles | رجالك مرة أخرى ضد بعضهم قَبل هزيمة العدو المُشتركة. |
Ortak düşman ölmeden adamların yine birbirine düştü. | Open Subtitles | رجالك مرة أخرى ضد بعضهم قَبل هزيمة العدو المُشتركة. |
Sadece vergi iadesi için Ortak imza atma. | Open Subtitles | لا تقومين بإيداع الضرائب الزوجية المُشتركة. |
Tüm bunları Ortak duşlar ve tabldot yemeğe değişeceksin. | Open Subtitles | ستبدّلين كلّ هذا النعيم بالحمّامات المُشتركة والمآدب المُجدولة. |
İkimizin çok Ortak yanı var. | Open Subtitles | نحن الإثنان لدينا العديد من الأشياء المُشتركة. |
İkimizin çok Ortak yanı var. | Open Subtitles | نحن الإثنان لدينا العديد من الأشياء المُشتركة. |
Jeremy Geist'i gizli göreve gönderen FBI ve ATF'in ortaklaşa yürüttüğü operasyonu yönetiyor. | Open Subtitles | إنّه يُدير فرقة العمل المُشتركة بين المباحث الفيدراليّة ووكالة مُكافحة التبغ والأسلحة الناريّة التي أرسلت (جيرمي غايست) للعمل مُتخفياً. |