Baban şapkasıyla gökyüzündeki yıldızları alıp, ayaklarına seren adamın seni hak ettiğini söylermiş. | Open Subtitles | قالَ بأنّ الرجلَ الوحيدَ جيد بما فيه الكفاية لَك يَغْرفُ النجومَ خارج السماءِ بقبعتِه ويَضِعُهم عند قدميكَ. |
Benim kraliçem konuşmasıyla gökten yıldızları indirebilir. | Open Subtitles | ملكتي يُمْكِنُ أَنْ تُلهمَ النجومَ للسُقُوط مِنْ السماواتَ. |
Evet, yıldızları görüyorum. | Open Subtitles | أجل، أَرى النجومَ هيا نجعل تلك النارِ تبَدأ |
Mızıka alayını görebileyim diye beni omzuna almıştın ama bir lamba direğinin altında duruyorduk da kafamı öyle bir çarpmıştım ki yıldızları saymıştım. | Open Subtitles | حملتني على كتفكَ حتى يمكنني أَنْ أَرى الفرقة وهي تمر لَكنَّنا كُنّا نَقِفُ تحت عمود مصباح وصَفعتُ رأسي بشدة رَأيتُ النجومَ |
Güneş arkasındaki yıldızları görebilirler. | Open Subtitles | يُمْكِنُ أَنْ ترى النجومَ وراء الشمسَ |