| Bak, sadece kafanı salla ve sana güzel bir öğüt veriyormuşum gibi davran. | Open Subtitles | النظرة، فقط نوع رأسكِ إيماءةِ ويَدّعي أَعطيك بَعْض النصيحةِ الجيدةِ. |
| Seni buraya getirdim çünkü sana birkaç öğüt vermek istedim. | Open Subtitles | جَلبتُك هنا لأن أردتُ لإعْطائك بَعْض النصيحةِ. |
| Colleen ve Lisa'ya koştum ve kendi hayatımı kurma fikrinin pek de kötü bir öğüt olmadığını fark ettim. | Open Subtitles | وبعد ذلك رَكضتُ إلى كولين وليسا وأدركَ "بأنّ يَحْصلُ على حياتِكَ الخاصةِ" ما كَانَ مثل هذه النصيحةِ السيئةِ. |
| Size bir tavsiyede bulunabilir miyim? | Open Subtitles | سيكُون من الجرأة بالنسبة إلى ان أعْرضُ النصيحةِ. |
| Mahsuru yoksa sana bir tavsiyede bulunayım. | Open Subtitles | إذا أنت لا تَتدبّرُ، تَركَني أَعطيك بَعْض النصيحةِ. |
| Sevimli kızınız, Angela'yla ilgili, bazı tavsiyelerde bulunmak isterim. | Open Subtitles | أَتمنّى إعْطائك بَعْض النصيحةِ... . . حول محبوبكَ البنت الصَغيرة، أنجيلا. |
| - Ne? - Benden öğüt almaya geldi. | Open Subtitles | - جاءَ يَسْألَ عن النصيحةِ هنا. |
| Sana dostça tavsiyede bulunmaya çalışıyorum. | Open Subtitles | فقط يُحاولُ إعْطائك بَعْض النصيحةِ الصديقةِ. |
| Pearl Jam'in son parçasını tanıtacağını ummuştum ama ne yazık ki yine psikiyatrik tavsiyelerde bulunduğunu gördüm. | Open Subtitles | ' تَمنّيتُ بأنّك تُقدّمُ ضربة المربّى اللؤلؤيةِ الأخيرةِ، ' لَكنَّك كُنْتَ doling خارج بندق النصيحةِ العديم القيمةِ ' مِنْ صيدلي بيزَكَ النفسيَ. |