"النعمة" - Traduction Arabe en Turc

• Lütuf
• Grace
• Tanrı
• saadet
• lütfu
• Özü
• görme
• İlahi
• merhamet
• Dua
• özün
• inayet
• Kutsanmış
• lütufları
• rahmet

Eğer Lütuf o kadar nazik olsaydı, biraz nezaket gösterebilirdi.
تظن لو أن النعمة رحيمة فقد تظهر نوعاَ من الهبة

Lütuf'u buldunuz ve morfik alan üzerinde çalıştınız.
إذاَ وجدتم النعمة وعملتم على هذا الحقل المحظور

Lütuf kanı özümsedi, yeni bir kalıpmış gibi kopyaladı.
إذاَ النعمة تستقطب الدماء تنسخها كقالب جديد

Oradan çık, diski al ve bizimle Grace kilisesinin oradaki parkın güney tarafındaki yolda buluş.
أُخْرُجْ من الشّقة، خذ القرص معك، و قابِلنا في الزقاق على الجانب الجنوبي من المُتَنَزَّه، بالقرب من كنيسة النعمة.

Hayatını kurtardığın şu adama bak, ...ve bu gece, Tanrı'nın sana bahşettiği iyileştirme gücüne tanık olmasını sağla.
دع هذا الرجل الذى أنقذت حياته يكون شاهدا الليلة على النعمة و الطيبة لقوتك الشافية

İnsanlara saadet vermeyi anneniz denemişti. Hemen durdurmak zorunda kalmıştı. Bu onu neredeyse öldürüyordu.
تمّتْ محاولةُ إلقاء النعمة على البشر على يدِ أمّك، و بدا محالاً و كادَ يقتلها.

Lütuf'u sıfırlayabilirsin, kanın bütün dünyayı tekrar ölümlü yapabilir, ama sadece iki taraftaki şehirlerden aynı anda uygulanarak.
قد تعيد إعدادات النعمة قد يجعل دمك العالم كله ميتاَ ثانيةَ لكن فقط بتقديمه لكلا المدينتين في آن واحد

Bizlere bahşettiğin bu Lütuf için teşekkür ederim, Tanrım.
شكرا لك يا رب لهذا النعمة التى وضعتها أمامنا

Onlar buldu. Lütuf dedikleri her ne ise, bunu üç aile buldu.
مهما تكن النعمة فقد وجدها العائلات

Lütuf, 12 milyon sayfa içinde 56'dayım.
النعمة صفحة 56 من 12 مليون صفحة

Eğer gerçekten bunu durdurmak istiyorsak, ...Lütuf'in ne olduğunu bulmak için büyük resme bakmalıyız.
لو أردت إيقاف هذا فعلاَ علينا النظر للصورة الأشمل معرفة من هي " النعمة "

Lütuf'a kimse dokunamayacak, sadece gömülecek ve bunu kimse değiştiremeyecek.
" النعمة " لن تضر فقط تدفن لكي لا يغيرها أحد ثانيةَ

Dimitri. Grace kilisesinin yanındaki parkın güney tarafına gel.
ديميتري، الجانب الجنوبي من المُتَنَزَّه بالقرب من كنيسة النعمة.

Grace kilisesinin yanındaki parkın güney tarafındaki caddeye gel.
قابِلني في المُتَنَزَّه القريب من كنيسة النعمة. في الجانب الجنوبي من الشارع.

O zaman Grace'i kurtarmanın bir yolunu bulmak için sadece birkaç saatimiz var.
ثم لدينا بضع ساعات فقط من أجل التوصل إلى وسيلة لحفظ النعمة .

Ve vereceği nimetler için Tanrı'ya teşekkür ederiz. Lütfen Tanrım bize bu günlerde rehberlik et ve bizi kötülüklerden koru.
بارك لنا يارب على النعمة التى سوف نتلقاها ارجوك يارب ارشدنا إلى باقي ايامنا

Ziyaretçi Kraliçesi ile tebaası arasında bir bağ vardır. Buna saadet denir.
هناكَ صلةٌ بين ملكةِ الزائرين و بين رعاياها، تُدعى النعمة.

Tam olarak halktan biri değilsin ve şahsiyetin bu lütfu yansıtmalı.
أنتِ بالكاد تكونين أنسانة عادية و يجب أن تعكس صورتك تلك النعمة

Büyüyü yapacak yeterli Özü aldık mı?
هل لدينا مايكفي من النعمة للقيام بتعويذة الاستدعاء؟

7 milyon İsviçrelinin karşısına 1 milyar Çinli için açacağın, sonradan görme 200 tane çikolata kafesi demek?
مئتان من مقاهي الشوكولاته مُحدثة النعمة حيث يستهلك مليار صيني أقل شوكولاته من 7 مليون سويسري؟

İlahi bir kurtuluştu.
لقد كانت اطلاق النعمة.

Biliyor musun, düşünüyordum da bahsettiğin şey hakkında, merhamet affetme gibi, değil mi?
...تعرف، لقد كنتُ أفكّر حول ما ذكرت سابقًا النعمة هي مثل المغفرة، صحيح؟

Dünyada İsa'yı anabilmemiz lütfünü sunması için Dua ediyoruz.
نصلّي لك بأن تمنحنا النعمة لنحيي السيد المسيح على الأرض

Bu özün düştüğü yer.
هنا لمست النعمة الأرض

Tanrının inayeti üzerinizde oldukça, bu inayet size günah içinde yaşamamanız .gerektiğini söyleyecek bir öğretmen olacaktır.
عندما تنقذك النعمة فإن النعمة هي المعلم الذي يخبرك بأنك لم تعد تعيش في الذنب

"Kutsanmış Yol" adındaki bu tedavi edici tören Navajo'lu eski atalarımızdan kaldı.
هذا طقس الشفاء يسمى طريق النعمة تم تناقلها من عبرا اجدادنا النافاجو

Küçük lütufları için Tanrı'ya şükürler olsun.
-لا شئ أوه، الحمدلله على هذه النعمة أنتِ بحالٍ أفضل من دونه

rahmet, ruhun pas sökücüsü gibidir ya da su kollukları.
النعمة هي شحمٌ روحاني، أو مجاديف المياه.