saf varlığın sevgi ve mutluluğunu yaşadın sen. | Open Subtitles | أنت أحسست بالحبّ، واقتنعت بالوجود النقيّ |
"Confessor Ana'nın saf kalbi attığı müddetçe Gardiyan başarısızlığa mahkûmdur." | Open Subtitles | "طالما أنّ قلب المؤمنة النقيّ نابضاً بالحياه فـ"الصائن" ملعونٌ بالفشل." |
Şu saf maldan 30 gram benim hesaba yazar mısın? | Open Subtitles | أيمكنكِ وضع ثلاثين غراماً من هذا الهيروين النقيّ على حسابي الشخصي؟ |
Kafanız karışmış anlaşılan. Hafızandan en saf hakikati çekip alıyorum. | Open Subtitles | تبدوان مشوّشان، لكنّي أستخلص الجوهر النقيّ للذاكرة البشريّة. |
İçinde bir kaç parmaklık su vardı. | Open Subtitles | وبها بعض الماء النقيّ بداخلها. |
Ta günışığı yüzüklerinize varıncaya kadar. Gezginler tüm bunları saf sihrin çarpıklığı olarak görüyor. | Open Subtitles | الرحّالة يرون كلّ ذلك انحرافًا عن السحر النقيّ. |
saf yıldız şavkından mamûl ak mücevherler. | Open Subtitles | أحجار بيضاء صنعها ضوء النجوم النقيّ |
Geriye sadece saf sihir, bizim sihrimiz kalacak. | Open Subtitles | السحر النقيّ فقط، سحرنا هو ما سيبقى. |
Elmaslar kadar saf ve temiz olan Tanrım Ganeşa, ...bizi kudretinle kutsa. | Open Subtitles | أيها الإله ذو رأس الفيل النقيّ كألماس يا إلهي جانيش {\cHCDCC24} جانيش إله برأس فيل، فارج الكُربات في الديانه الهندوسية |
saf gençliğin o parıltısını. | Open Subtitles | الشباب النقيّ المتوهّج |
Richard, Kehanet'de Ana Confessor'ın saf kalbi attığı sürece Gardiyan hiçbir zaman kazanamayacağı yazıyor. | Open Subtitles | - ريتشارد) ، النبوء تقول) .. "طالما أنّ قلب المؤمنة النقيّ ينبض، سيظل "الصائن" ملعون بالفشلّ." |
Altı metre saf elmas. | Open Subtitles | عشرون قدماً من الألماس النقيّ |
O saf yer. | Open Subtitles | ذلِك المكان النقيّ |
İçinde bir kaç parmaklık su vardı. | Open Subtitles | وبها بعض الماء النقيّ بداخلها. |