Bu yetenek daha çok bir lanettir. Kirsten'ın zaman anlayışı yoktur. | Open Subtitles | هذه الهبة أكثر من مجرد لعنة كريستين ليس لديها إحساس بالوقت |
Bu yetenek insana bir ton sorumluluk yükler ve bu her zaman insanlara umut vermek değildir. | Open Subtitles | العديد من المسؤليات تأتي من وراء الهبة وليس الأمر إعطاء الناس الأمل |
Bu bir hediyedir bizler için. Ve şimdi bu hediyeyi kullanırken dikkatli olmalıyız, | TED | يجب علينا أن نتنبه الآن بأن نستخدم هذه الهبة |
Bence sende doğuştan gelen eşsiz bir insanların içindeki tuhaflığı çıkarma yeteneği var. | Open Subtitles | أعتقد أن لديكِ الهبة الفريدة من نوعها تلك التي تظهر الغرابة بنظركِ للآخرين |
Senden çok özel bir hediyen çalındı, ve bu hediye geri getirilemez. | Open Subtitles | لقد سُرقت هبةً خاصة جداً. إنها الهبة التي لا يُمكن استبدالها. |
Sana güçlü bir armağan verdim. Seninle birlikte doğan aynı armağan. | Open Subtitles | ، لقد أُعطيت هبة كبيرة جدا نفس الهبة التى ولدت بها |
Bence, bize bağışlanan gelmiş geçmiş en mucizevî yeteneğin incelemesi demek. | Open Subtitles | لي، هي دراسة الهبة الأكثر اعجازا التي قد اهديت إلينا |
Bu hediyenin bana bir sebep uğruna verildiğini söyledin. Artık onun ne olduğunu biliyorum. | Open Subtitles | قلت بأنّي أعطيت هذه الهبة لسبب، الآن أعرفه |
Eğer yetenek kızına geçtiyse, Niye torununa geçmiyor? | Open Subtitles | إن كانت الهبة أورثت لابنتها لم لم تمررها هي أيضاً |
Sizin yetenek dediğiniz bu şeyi hiç istememiştim. | Open Subtitles | لم أرد هذه الهبة أبداً ما تسمونها هبة لكنك تملكينها |
Üstelik, peri kılavuzuna göre, sadece sana hediyeyi veren peri onu geri alabilir ve biz de ona yalvardık. | Open Subtitles | الى جانب, تبعا لكتاب الارشاد الخاص بالجنيات, الجنية التي اعطت الهبة فقط تستطيع ان تاخذها, و نحن قد توسلنا عليها. |
Sadece Mandy ve ben hediyeyi biliyoruz. | Open Subtitles | انا و ماندي فقط اللتان تعرفان موضوع الهبة. |
...bu hediyeyi istemedim. | Open Subtitles | أرغب بهذه الهبة لنفسي، في الواقع أشعر أحياناً |
Bana rüyaları sen verdin. Bana bu yeteneği bağışladın! | Open Subtitles | أنت من أعطيتني هذه الأحلام لقد و هبتني هذه الهبة |
Ve nasıl oluyor da hiç kimsenin at yarışı sonuçlarını görme yeteneği olmuyor? | Open Subtitles | وكيف أنه لم يحصل أحد قط الهبة لرؤية نتائج سباق الخيل؟ |
hediye için minnettar olmadığımdan değil. Minnettarım, gerçekten. | Open Subtitles | ليس معنى ذلك أني غير شاكرة على تلك الهبة أنا أقدرها , حقا. |
Bununla... gerçek mucize, bu armağan. | Open Subtitles | ...مع هذه ...المعجزة الحقيقيَة هذه الهبة |
Seni üstün bir aktör haline sokabilecek yeteneğin seni unutulabilir biri haline getiriyor. | Open Subtitles | الهبة التى استطاعت تحويلك الى ممثل ممتاز.. يجعلك لا تُنسى |
Bu hediyenin bana bir neden uğruna verildiğini söyledin. Artık bu nedenin ne olduğunu biliyorum. | Open Subtitles | تقول بأنّي أعطيت هذه الهبة لسبب، الآن أعرفها |
Birilerinin seni bulup ele geçirmesi ve ödülü kazanması sadece zaman meselesi. | Open Subtitles | إنها مسألة وقتٍ قبل أن يجدك أحداً ويسلمك مقابل الهبة |
Gördüklerimizdeki armağanı bulmak bizim sınavımız. | Open Subtitles | التحدي الذي يواجهنا، هو إيجاد الهبة فيما رأيناه |
Bu doğadaki şekilleri tanıyabilme yeteneğini gökteki takvimi okuyabilmek için kullandık. | Open Subtitles | استخدمنا هذه الهبة لتمييز الأنماط في الطبيعة لنقرأ الرُزنامة في السماء. |
Peki ya seni avlamak için peşinde olan ödül avcıları ne olacak? | Open Subtitles | ماذا عن الأناس الذين يحاولون جمع الهبة على رأسك؟ |
Oh, Doğum günülerin önemi hakkında ve sahip olduğumuz en önemli yeteneğe minnettar olmamız için bize harika bir şans verdiğini hakkında küçük bir konuşma yaptık | Open Subtitles | بالفرصة المثاليه التي نكون فيها ممتنين للهبة الأكثر أهمية، الهبة التي لدينا أمي، مالذي تفعلينه؟ |
-Sana verecegi hediyeye layik olup olmadigini denedi. | Open Subtitles | لترى إذا كنت تستحقين الهبة التي ستمنحك إياها |