Bir yarış esnasında engelin üzerinden atlarken düşmüş ve piramit kemiğini çatlatmış. | Open Subtitles | سقط أرضاً أثناء السباق بينما كان يقفز فوق عقبة وتعرض لكسر في العظم الهرمي |
piramit pazarlama dolandırıcısı Jin Hyeon Pil tutuklandı. | Open Subtitles | ،لقد تم اعتقال، مُحتال التسويق الهرمي .جين هيون بيل |
Bu hiyerarşik yapı bir çeşit gramerdir. | TED | يعد هذا الهيكل الهرمي نوعًا من القواعد. |
Bugün sizlere Stickybot adlı robotun hiyerarşik kuru yapışkan kullanan en yeni versiyonunu göstereceğim için çok heyecanlıyım. | TED | وأنا متحمس جدا لأطلعكم اليوم على أحدث نماذج روبوت، ستيكي بوت يستخدم اللاصق الجاف الهرمي |
Herkes başına buyruk görünse de buraya da çok sıkı bir hiyerarşi hakim. | Open Subtitles | قد تبدو وكأنها سائبة للجميع, لكن حتى هنا ينطبق التسلسل الهرمي بشكل صارم |
Sadece iki sözcükle, saray hiyerarşisini yeniden düzenleyiverdiniz. | Open Subtitles | بثلاث كلمات رتّبت ثانية التسلسل الهرمي للشعب |
İnsanların şu anda sevdikleri bir şeye sırtlarını döndürmek, ve hardal hiyerarşisinde daha üstlerde olan bir şeye uzanmalarını sağlamaktı. | TED | هي أن تجعلهم يعطون ظهورهم للشئ الذي يحبونه الان, و تجعلهم يسعون إلى أعلى التسلسل الهرمي للمسطردة. |
Bayan Demartino, saadet zinciri tarzı şeyler New York'ta yasadışıdır. | Open Subtitles | آنسة " ديمرتينو " خطط الكسب الهرمي " غير قانونية في ولاية " نيويورك |
O halde bu büyük teklif miktarları ancak piramit şeması olarak açıklanabilir. | Open Subtitles | إذًا هذا العدد الكبير من العروض لا يمكن تفسيره إلا أنه.. كالتسويق الهرمي (نوع من البيوع الممنوعة قانونًا) |
Tipik bir piramit şeması. | Open Subtitles | إنه نوع من التسويق الهرمي |
hiyerarşik sistemdeki uyum kaybolup otorite seviyesinde ihtilaflar baş gösterdiği anda denek bundan faydalanıyor ve itaat etmeyi reddediyor. | Open Subtitles | بمجرد إختفاء الترابط التسلسلي الهرمي للنظام وظهور عدم الموافقة، عند مستوي السلطة ستأخذ الحالة إفضليتها وترفض أن تطيع |
Biraz önce buradaki hiyerarşik sıralamayı öğreniyordum. | Open Subtitles | حسنٌ، تعلّمت لتوّي عن نظام السلم الهرمي هنا |
- Dini hiyerarşik dizilime bakarsak yine de çok önemli biriydi. | Open Subtitles | لذا؟ لكنه مازال مهما في الترتيب الهرمي الديني |
bir adamın çalıştığı kat, onun hiyerarşik basamaktaki yerini temsil edebilir. | Open Subtitles | قد يُعتبر كتمثيل واقعي لترتيبه في السُلّم الهرمي |
Görüldü ki, on binlerce bağımsız bireyin ansiklopedi yazması, hiyerarşik bir organizasyondaki profesyoneller kadar iyi iş çıkarabilmesi ve elbette bunu daha da ucuza yapabilmesi demek olabiliyordu. | TED | اتضح أن عشرات الآلاف من الأفراد المستقليين يكتبون في الموسوعة يمكنهم أداء عمل بنفس الجودة، وبشكل أرخص بكثير، من المحترفين في التنظيم الهرمي. |
Bu arada bu işleme, "bilişsel hiyerarşi kuramı" deniliyor. | TED | على فكرة، هذا ما يسمّى نظريّة التّسلسل الهرمي المعرفي. |
Hardal bir hiyerarşi içinde bulunmaz. | TED | المسطردة لا تتواجد على هذا التسلسل الهرمي. |
Maslow'un ihtiyaçlar hiyerarşisini tercih ederseniz, bu üç obje Maslow'un ihtiyaçlar hiyerarşisinin en alttaki basamaklarını desteklemekte çok başarılıdır. | TED | إذا كنتم تفضلون هذا النوع من تسلسل ماسلو الهرمي للاحتياجات، هذه الأشياء الثلاثة هي مثال واضح يدعم الدرجات الدنيا من تسلسل ماسلو للاحتياجات. |
Dişi iblislerin hiyerarşisinde en tepede. | Open Subtitles | إنه كبيرة جداً في التسلسل الهرمي للشياطين الإناث |
O halde 1985'de Landers'ın Holcraft'a açtığı davanın bu duruma emsal teşkil ettiğini ve saadet zinciri kurmanın yasal olmadığını da biliyorsunuzdur. | Open Subtitles | إذا يفترض أن تعلم أن الفرضية الأساسية من التنظيم الهرمي , وجد أنها غير قانونية وفقاً لقضية "لاندرز" ضد "هولكروفت" عام 1985 |