Bu sabah Tom Reilly'nin cumartesi günkü konuşması hakkında birçok fısıltı duyduk. | TED | هذا الصباح سمعنا كثيراً من الهمس حول إختتام توم رايلي يوم السبت. |
Anılar, kayar gider, ...uykumuzdaki bir fısıltı gibi. | Open Subtitles | لحظات، أنها تنزلق بعيدا، الهمس في نومنا. |
Bu fısıldama davranışını okulda hiç görmemiştim. | Open Subtitles | لم أتعلم موضوع الهمس بالأذن هذا في كلية الطب |
Kulağına bir şeyler fısıldamak, omuzlarını ovmak eski bir sünger mızrakla nazikçe dürtmek... | Open Subtitles | ليس الهمس في أذنيكِ و لا تدليك أكتافكِ ولا وكزة خفيفة بقضيب المبارزة |
fısıldamana gerek yok. | Open Subtitles | لا يتوجب عليك الهمس |
Yani, tüm bu gariplikler. Dalgalanmalar, fısıltılar birisi bizimle iletişime mi geçmeye çalışıyor? | Open Subtitles | أعني ، كل هذه الغرابة ، التلويح ، الهمس هذا شخصٌ ما يحاول التواصل معنا ؟ |
Kendi kendine fısıldamayı bırakmazsa, Noel Baba'nın hediye getirmeyeceğini mi söyledin? | Open Subtitles | قمت بإخبار بريك أن سانتا لن يجلب له هدايا إذا لم يتوقف من الهمس لنفسه؟ |
Adını fısıldamaya cesaret edenler kendi dillerinden bile korkarlar. | Open Subtitles | من كان يجرؤا على الهمس بإسمهُ يشعر بالخوف بحركة لسانه |
Asla seni fısıldayarak konuşmaktan vazgeçirmek istemem ama öyle bir şey yok. | Open Subtitles | ليس لأنني أريد ثنيك عن الهمس هذا ليس بشيء |
Başarabilirsen fısıltı da işe yarar. | Open Subtitles | الهمس سيفي بالغرض إذا كان ذلك ما تستطيع فعله |
Burası fısıltı Duvarı. Çok özel bir yerdir. | Open Subtitles | هذا هو حائط الهمس انه مكان خاص حقا |
- Hasta olduğu zaman hep mızmızlanır. - fısıltı konusunda rezilsiniz. | Open Subtitles | أنتما سيئان جداً في الهمس لبعضكما. |
Bu fısıldama davranışını okulda hiç görmemiştim. | Open Subtitles | لم أتعلم موضوع الهمس بالأذن هذا في كلية الطب |
Onun adını fısıldamak umudu yeniden ateşleyebilir, ve umut düşmanlarımızın sahip olmasına izin veremeyeceğimiz bir şey. | Open Subtitles | الهمس باسمه يمكن ان يبعث الامل , والامل هو شئ ما لا يمكن السماح به |
fısıldamana gerek yok, sağır o. | Open Subtitles | لا يتوجب عليك الهمس إنها صماء |
Seyircilere göz gezdirdim ve fısıltılar başladı-- uzun uzun bakışlar, sırıtışlar, kıkırtılar. | TED | نظرتُ إلى الجمهور، وبدأ الهمس... والتحديق، والابتسامات المتكلفة والضحك الخافت. |
- Hey! Millet fısıldamayı keser misiniz, | Open Subtitles | أنت لوود الرّجال يتوقّفون عن الهمس |
Bir süre sonra, o duvarlar adama fısıldamaya başlıyor asla oradan çıkamayacağını söylüyor. | Open Subtitles | بعد فترة ، هذه الحوائط تبدأ في الهمس لكِ تخبرك بأنكِ لن تخرجي من هُنا على الإطلاق |
Güzeldir... ve fısıldayarak, gönlünüzdeki arzuları sunar size. | Open Subtitles | يكون جميلاً ويعرض عليك رغبتك العاطفية في أجواء من الهمس |
Fısıldaşmayı bırakın, Hemen her soruyu da sordun evladım. | Open Subtitles | كف عن الهمس يا بني لقد سألت بما فيه الكفاية، أي سؤال هذا الآن |
Bay Stilinksi, eğer şu fısıldaşma sizin fikrinizse, etrafınızdaki herkese kulaklık takmak isteyebilirsiniz. | Open Subtitles | سيد "ستالينسكي" هل هذه فكرتك عن الهمس الخافت ربما يمكنك خلع سماعات الأذن كل فتره |
Ne fısıldaşıp duruyorsunuz? Kan'la kavga ettik de. İçimi döküyordum. | Open Subtitles | بشأن ماذا كل هذا الهمس ؟ كان) وأنا تشاجرنا ) كنت فقط أُنفس عن غضبي |
Pekala, şey... daha fazla Fısıldaşmak yok, tamam mı? | Open Subtitles | حسناً... لكن توقفوا عن الهمس بشأني، مفهوم؟ |
Neden söz ediyorsun ve niye fısıldıyoruz? | Open Subtitles | عمّ تتحدث ؟ ولمَ الهمس ؟ |
Bu sessizlik, bu duvarlar... beni mahkûm ettiğin bu fısıldaşmalar... | Open Subtitles | هذا الصمت ، هذه الجدران هذا الهمس يدينني لا ترفع صوتك |
Özellikle de aramızda pek uygun olmayan birinin bulunduğuna ilişkin fısıltılardan sonra. | Open Subtitles | لقد توجب علي أن أنظر في الأمر خصوصا مع كل الهمس بشأن شخص ليس على ما يرام تماما في وسطنا |