Evet, tabii. Belli ki onlar hırsız. Buraya Güneş Savaşçıları'nın hazinelerini çalmaya geldiler. | Open Subtitles | نعم صحيح, من الواضح أنهم لصوص و هم هنا لسرقة كنوز محاربي الشمس |
Belli ki bir salgında ölmüşler. Bu yüzden kireç kaplılar. | Open Subtitles | من الواضح أنهم ماتوا جراء الوباء ولهذا وضعوا في صفوف |
Şöyle ki bu filler gördüğünüz gibi, Belli ki dinleniyorlar. | TED | إذن هذه الفيلة كما ترون، من الواضح أنهم يأخذون قسطًا من الراحة. |
Anlaşılan, sorgu sırasında kendinden geçmiş. - Ne kadar kötüymüş? | Open Subtitles | من الواضح أنهم قد قسوا عليه أثناء التحقيق |
Açıkça bizle ilgileniyor. Epey yakın kokluyor. | Open Subtitles | من الواضح أنهم ورائنا هو يشمّ نهاية حقيقية |
Zehirlendiğini söylediler ama o konuda yanıldıkları aşikâr. | Open Subtitles | أعني، لقد قالوا بأنك سممت لكنهم... من الواضح أنهم أخطئوا في ذلك |
Açıkçası sıçrama sürücülerini geliştirmişler Veritabanımızdan çaldıkları Aurora görev raporlarındaki bilgiyi kullanarak... | Open Subtitles | حسنا من الواضح أنهم طوروا نظام الدفع مستعملين المعلومات من قاعدة البيانات |
Belli ki sizi her şey pahasına ölü istiyorlar. | Open Subtitles | إنهم من الواضح أنهم يريدون قتلكم مهما كانت التكاليف |
Belli ki, amaçları okyanusa atmaktı ama ıskaladılar. | Open Subtitles | من الواضح أنهم كانوا يريدون رميه في المحيط وأخطأوا |
Bizi kelepçelemediklerine göre halka açıklama konusunda aceleleri yok Belli ki. | Open Subtitles | الواضح أنهم ليسوا مستعجلين لنشر ما حدث لأننا لم نُعتقَل |
Kesinlikle, ama Belli ki bir sorun yaşamışlar. | Open Subtitles | بالضبط، لكن بعد ذلك من الواضح أنهم وقعوا في مشكلة |
çünkü o kadar Belli ki. Bu aktiviteleri sadece yıllığa girmek için yapıyorlar. | Open Subtitles | لأنّه من الواضح أنهم يشتركون في هذه الأنشطة ليظهروا في الكتاب السنوي |
Belli ki nasıl bir müşteri olduğunuzu bilmiyorlar. | Open Subtitles | من الواضح أنهم لا يعلمون أي نوع من العملاء أنت |
Kitabı yazdıklarına göre Belli ki boğulmamışlar. | Open Subtitles | من الواضح أنهم لم يغرقوا طالما أنهم كتبوا هذا الكتاب. |
Anlaşılan bunun için bir tür acil durum planları var. | Open Subtitles | من الواضح أنهم كانت لديهم خطة في حال حصول شيء للتعامل معها |
Anlaşılan beyaz elbiseler falan giyiyorlarmış. | Open Subtitles | من الواضح أنهم يرتدون ملابس بيضاء أو شيء كهذا |
Anlaşılan, çağrılarınıza aldırmamak onlar için sorun değil. | Open Subtitles | , حسناً , من الواضح أنهم يظنون أنه لا مانع من تجاهل استدعائكِ |
Açıkça görülüyor ki, kimse sizin kadar kendini işine adamamış. | Open Subtitles | من الواضح أنهم ليسوا متفانين بقدركما أيها التحريان |
Açıkça görülüyor ki, bizim, Blanchard'la konuşmamızı istemediler. | Open Subtitles | أعني أنه من الواضح أنهم لم يريدوننا أن نتحدث إلى بلانشارد |
- Bildikleri aşikâr. | Open Subtitles | ومن الواضح أنهم يعرفون. |
Açıkçası sıçrama sürücülerini geliştirmişler Veritabanımızdan çaldıkları Aurora görev raporlarındaki bilgiyi kullanarak... | Open Subtitles | حسنا من الواضح أنهم طوروا نظام الدفع مستعملين المعلومات من قاعدة البيانات |
görünüşe göre tekliflerden memnun kalmıyorlar. | Open Subtitles | لكن من الواضح أنهم ليسوا مهتمين بأي عروض هذا أمر مؤسف |
Herhalde böyle bir köprü yaptıklarına göre üstünden bir fil geçeceğini de hesaplamışlardır. | Open Subtitles | من الواضح أنهم عندما قاموا ببناء هذا الجسر هكذا أخذوا في الإعتبار أن الفيلة ستمر عليه |