"الواقف" - Traduction Arabe en Turc

    • duran
        
    • görüyor
        
    • Ortadaki
        
    • şekilde hareket
        
    Yıllardır aklında olan biri olabilir ya da yanında duran, yırtık kot pantolonlu motosikletine parça alan adam olabilir. Open Subtitles قد يكون شخصاً شاهدتهِ لسنوات, أو قد يكون الشاب الواقف جنبك مرتدياً بنطال ممزق يشتري قطع غيار لدرّاجته النارية.
    - Çok. Barda duran beyefendi tarafından öldürüldü. Bize bakan. Open Subtitles قتله الرجل الواقف عند البار الذي ينظر إلينا
    2 milyon doların önünde duran... bu adamın... ne vergi dairesinin ne de bir başkasının ruhu duymadan... para yürütmesi işten bile değildi. Open Subtitles كانت مسؤولية هذا الرجل الواقف هنا أمام 2 مليون دولار,أن يسرق النقود من الأرباح بدون علم مصلحة الضرائب , أو أي شخص
    Orada duran küçük çocuğu değil mi? Open Subtitles هل بأمكانك رؤية الفتي الصغير الواقف هناك
    Şuradaki hüzün çuvalını görüyor musun? Open Subtitles حسنا انت ترين كيس الحزن الكبير الواقف هناك ؟
    Aslında kötü hislerim, arkandaki, elinde büyük bir silahla duran adamla ilgili. Open Subtitles شعوري السيء أكثر من الرجل الواقف خلفك مع بندقية كبيرة
    Dahası, bu tören de kandırmaca... çünkü önünüzde duran şu adam... Open Subtitles ماذا اكثر من ان جميع هذه الرسميات هي خدعه لان هذا الرجل الواقف امامكم
    Bayan D'Agostino, önünüzde duran beyefendiyi nişanlınız ve gelecekteki eşiniz olarak kabul ediyor musunuz? Open Subtitles الأنسة داقوستينو،هل تعترفي بأن السيد الواقف قبلك بأنه خطيبك وزوج المستقبل؟
    Bayan, Napolitano, önünüzde duran beyefendiyi nişanlınız ve gelecekteki kocanız olarak kabul ediyor musunuz? Open Subtitles أنسة نبوليتانو هل تقري بأن السيد الواقف امامك بأنه خطيبك وزوجك مستقبلا؟
    Bayan Reed, önünüzde duran beyefendiyi nişanlınız... Open Subtitles أنسة ريد هل تقرين بأن السيد الواقف امامك
    Dur bir dakika.Şu çimli tepecikte duran adamda silah var. Open Subtitles انتظر لحظة ذلك الرجل الواقف في العشب لديه بندقية
    -Biri son nefesini verirken başında duran kişi olmak istemediğimi zor yoldan öğrendim. Open Subtitles أجل تعلمت بالطريقة الصعبة أنني لن أكون الرجل الواقف أمام أحد عندما يأخذ أنفاسه الأخيرة
    Hepinizin ne düşündüğünü biliyorum. "Sınıfın önünde duran, bizle aynı yaştaki bu harika adam da kim? Open Subtitles أعلم بماذا تفكرون من هذا الشخص البرّاق الواقف بواجهة الصف؟
    Yani, odasının dışında duran herhangi biri de olabilirdi. Open Subtitles يمكن أن يكون الشّخص الوحيد الواقف خارج غرفته.
    Karşında duran bu suret bir kopyadan fazlası değil. Gerçek bedenim şu anda Kral'a doğru yol alıyor. Open Subtitles الواقف أمامك مجرّد نسخة منّي، أما جسدي الحقيقيّ في طريقه للملك.
    Ama şu anda önümde duran adama yardım etmek istemiyorum. Saçın berbat olmuş. Open Subtitles لكن ليس لدي رغبة في مساعدة الشخص الواقف امامي الان
    Karşımda duran damat Oh Chang Min, Tanrı'nın huzuruna çağrılmadan önce tıp fakültesindeki profesörlük günlerimde favori öğrencimdi. Open Subtitles العريس أوه تشانغ مين الواقف أمامي الآن كان طالبي المفضل عندما كُنت استاذ في كلية الطب قبل أن أصبح راهب
    Karşınızda duran kişi hanımlar dünyanın en büyük acapella hayranı olur. Open Subtitles الواقف أمامكن، يا سيدات، هو أكبر أنصار الغناء بدون موسيقى في العالم
    Şuradaki çulsuz pengueni görüyor musun? Open Subtitles أترى هذا الرجل الفقير الضعيف الواقف هُناك ؟
    Ortadaki kişiyi tanıdınız mı? Open Subtitles هل تعرفتم علي الشخص الواقف بالمنتصف ؟
    Bentham'a göre, araba faydacı bir etiğe göre hareket etmeli: büyük çaptaki hasarı en aza indirgeyecek şekilde hareket etmeli, bu eylem bir tanığı öldürecek olsa da, bu eylem bir yolcuyu öldürecek olsa da. TED يقول بينتام أن على السيارة أن تتبع الأخلاقيات النفعية: عليها أن تخطو الخطوة التي ستقلل مجموع الضرر -- حتى وإن كانت ستقتل الرجل الواقف حتى وإن كانت هذه الخطوة ستقتل الراكب.

    Les mots et expressions les plus fréquents

    Arabe-Turc: 10k, 20k, plus | Turc-Arabe: 10k, 20k, plus