50.000 yıl önce bugün bildiğimiz şekliyle güneş koruyucular yoktu. | TED | الواقي الشمسي كما نعرفه اليوم لم يكن موجوداً منذ 50.000 سنة مضت. |
Hayatta kalmalarının anahtarı kendi güneş koruyucularında yatıyordu. Yani, deri altında üretilen melaninde. | TED | يكمن مفتاح النجاة في الواقي الشمسي الخاص بهم والذي يتم صنعه تحت الجلد: الميلانين. |
güneş kremi kullanmaya başlamalıyım. | Open Subtitles | ينبغي علىّ البدء في إستخدام الواقي الشمسي |
Millet güneş kreminizi şimdiden sürün. | Open Subtitles | حسنا , جميعا , ضعوا الواقي الشمسي الأن. |
Bu içten gelen güneş kalkanı onların melanomdan korunmasına yardım etti, muhtemelen onları evrimsel olarak daha uygun ve bu yararlı özelliği gelecek nesillere aktarmaya daha elverişli hale getirdi. | TED | وقد ساعدهم هذا الواقي الشمسي المدمج على الوقاية من سرطان الجلد/ ميلانوما، وعلى الأرجح جعلهم متطورين تجريبياً وقادرين على تمرير هذه السمة المفيدة إلى الأجيال الجديدة. |
Coppertone güneş yağı. | Open Subtitles | "كبرتون الواقي الشمسي" |