İnsanlar neden cilt rengi, elmacık kemiği gibi şeyler hakkında bu kadar önyargılı? | Open Subtitles | لماذا تنحاز الناس وبشدة في لون البشرة وعظام الوجنتين وهذه الأمور؟ |
Bunun sonucu olarak hastamız elmacık kemikleri olmadan doğmuş dolayısıyla orbita tabanı korumasız durumda olduğu için göz travmalarına karşı hassas. | Open Subtitles | الوجنتين عظام دون ولادتها إلى تؤدي والتي شيء لأي عرضة الحجاج قاع يجعل مما العين ولإصابات |
Alında, yanak kemiklerinde, burun çevresinde... çentik şeklinde izler var. | Open Subtitles | هناك أنماط هنا على الجبين ، وعظام الوجنتين ، وحول الأنف |
Sahte gülümsemede sadece zigomatik yanak kasları değil, aynı zamanda göz kenarındaki okülo kaslarda istemsiz olarak kasılır. | Open Subtitles | في الإبتسامة المزيّفة،لا تتحرك عضلات الوجنتين لوحدها .. فالعضلات التي حول العين، تتحرك بشكل غير إرادي أيضاً .. |
Beyin içine yuva yapan tombul yanaklı bebek tümörümüzün belli alışkanlıkları vardır. | Open Subtitles | إذًا ورمنا الصغير ممتلئ الوجنتين القابع في ذلك المخ مخلوق ملتزم بعاداته |
parlatan gözler, kızaran yanaklar, titreyen dudaklar. | Open Subtitles | تلك الأعين اللامعة، تلك الوجنتين المتوهجتين و تلك الشفاه المرتجفة |
- Doktor bunlar yeterli olur dedi, anne. - Şu minik yanaklara bakın. | Open Subtitles | يا أمى لقد قال الدكتور إنه لا بأس من هذا - فلتلقوا نظره على تلك الوجنتين الصغيرتين - |
B ve C'nin yüzleri çeneden yanaklarına kadar yarılacak. | Open Subtitles | .. و سوف يتم خياطتهم بأسفل الذقن للنموذجين .. "C" و "B" . وصولاً إلى أعلى الوجنتين |
Krakere abanıp şişirmeden önce elmacık kemiklerimin kamera önüne çıkması lazım. | Open Subtitles | عظام الوجنتين هذه يجب ان تظهر فى الكاميرا قبل ان أكل الكعك المملح وعندها ستختفى |
Neyse işte; cildi olur, elmacık kemikleri olur, kendin bul. | Open Subtitles | حسناً , بشرته , عظام الوجنتين إفعلها على طريقتك |
Bu elmacık kemiklerini asla unutmam. Nasıl yani? | Open Subtitles | لمْ استطع أبداً نسيان عظام الوجنتين تلك. |
Ense kemiğinde, burun kemiklerinde ve elmacık kemiklerinde önemli yaralar bulunuyor. | Open Subtitles | هناك صدمة خطيرة على العظم الوتدي، قصبة الأنف وعظمة الوجنتين. |
Senden n'aber peki, tatlı yanak? | Open Subtitles | ماذا عنك يا ذات الوجنتين الحلوتين؟ |
Bu ilaç onları yanak kemiklerine yöneltecek. | Open Subtitles | و سيحملهم الدواء إلى عظام الوجنتين |
Peki tümör ne? Tümör kendini dünyaya gelmeye çalışan tatlı, sevimli, tombul yanaklı bir bebek olarak görüyor. | Open Subtitles | يرى الورم نفسه كطفل صغير جميل ممتلئ الوجنتين |
Koca yanaklı olanı. | Open Subtitles | ذات الوجنتين الكبيرتين |
O pembe yanaklar arkasında hangi beklenmedik davranışlar saklı? | Open Subtitles | أحب الوجنتين المتوردتين لـ بوباتونس |
Şu kırmızı yanaklara bak. | Open Subtitles | -ماذا ياذات الوجنتين الورديتين |