diğer tek seçeneğin, birbirimizle görüşmeyi bırakmamız olduğunu düşünüyorum. | Open Subtitles | الخيار الوحيد الآخر الذى يمكننى التفكير فيه هو أن نتوقف عن المواعدة |
bulabildiğim diğer tek şey ise bu. bir çeşit fiber. | Open Subtitles | الشيئ الوحيد الآخر الذي وجدته هو هذا نوع من الألياف الصناعية |
Aldığım diğer tek referans, küçük şirin bir kuzulu metal bir saç tokası. | Open Subtitles | المعنى الوحيد الآخر أمامي هو عن مشبك شعر معدني ذو تصميم ظريف لخروف صغير |
- ...bunu kullanmış olmalı. - Havuzun anahtarına sahip diğer tek kişi, yüzme koçu. | Open Subtitles | أتعلمون، مدربة السباحة الأخرى هي الشخص الوحيد الآخر الذي يملك مفتاحاً للمسبح. |
- Sen onu kontrol eden diğer tek kişiydin. | Open Subtitles | أنت الشخص الوحيد الآخر الذي قام بتشغيلها |
Odadaki diğer tek kişi ticari rakibin. | Open Subtitles | والشخص الوحيد الآخر في الغرفة هو غريمك التجاري |
diğer tek seçenek ise, kilisenin bu ünlü yüzlerinin bazıları kiliseye karşı çıkabilir. | Open Subtitles | والشىء الوحيد الآخر, هو أن ينقلب بعض أساطين المشاهير على الكنيسة. |
O askerlere olanları bize ve dünyanın geri kalanına anlatabilecek diğer tek kişi Odelle Ballard. | Open Subtitles | الشخص الوحيد الآخر الذي يمكنهُ أن يقول لنا و بقية العالم ما حدث لهولاء الجنود و أوديلا بالارد |
Davadaki diğer tek şüpheli o. | Open Subtitles | إنه المتهم الوحيد الآخر في هذه القضية. |
Ahmad ise 50 mil civardaki diğer tek müslümandı. | Open Subtitles | "أحمد) هو المسلم الوحيد الآخر) بنطاق 50 ميلاً" |
Skaro'daki diğer tek sandalye. | Open Subtitles | الكرسي الوحيد الآخر على سكارو |
Ayrıca Jules'u benim kadar seven gezegendeki.. ...diğer tek insan olduğun da gerçek. | Open Subtitles | "ومن الصحيح أيضاً أنّك الشخص الوحيد الآخر في هذا الكوكب الذي يحب (جولز) بقدري..." |