Önemi olan tek şey her zaman önemli olan tek şey bulmacaydı. | Open Subtitles | الشيء الوحيد الذي كان يهمك الشيء الوحيد الذي لازال يهمك هو اللغز |
Şöfürünüzün dediğine göre o araçta olan tek kişi sizmişsiniz. | Open Subtitles | سائقكم قال لنا أنك أنت الوحيد الذي كان في السيارة |
Bu dükkan dünyada gerçekten benim olan tek şeydi. | Open Subtitles | هذا المحل كان الشيء الوحيد الذي كان ملكي في هذا العالم |
bir tek korumam oradaydı, sesim tamamen gitmişti. | TED | لم يبقى أحدٌ هناك. حارسي الشخصي هو الوحيد الذي كان موجودا، فقدت صوتي تماماً. |
Damak tadı da zevksizmiş diyebilirsiniz. Etkilenmediğim sonucu çıkarılmasın ama bu tepikiyi orada veren zannediyorum bir tek ben değildim. | TED | أنا لا أعتبر نفسي خبير في تذوق النبيذ لهذا رأيي لا يعتبر مقياس مهم لكني لم أكن الوحيد الذي كان له هذا الشعور |
Bana hep cazip gelen tek şey, iyi bir yaşamdı. | Open Subtitles | عيش حياة جيدة, ذلك الشيء الوحيد الذي كان يهمني |
O adam, definenin nerede gömülü olduğunu bilen tek kişi olmalı. | Open Subtitles | يبدو أن صديقك هو الشخص الوحيد الذي كان يعلم بمكان الكنز |
Eğer farkına vardıysan, bana zarar veren tek kişi sensin. | Open Subtitles | في حال كنت لم يلاحظ، والشخص الوحيد الذي كان يؤلمني هو أنت. |
Yapmanız gereken tek şey o adamın etrafında dolanıp bir şeylerle oyalamaktı. | Open Subtitles | الشيئ الوحيد الذي كان عليك فعله هو الدخول بين ملابس رجل الدين |
Nikotinle teması olan tek kişi ben değilim. | Open Subtitles | أنا لست الوحيد الذي كان على اتصال مع النيكوتين. |
kayıp olan tek şey bir beyzbol sopasıydı. | Open Subtitles | و الشيء الوحيد الذي كان مفقودا من الشقة كان هو مضرب كرة بيسبول |
Bu güçlere rağmen sonunda benim için önemli olan tek şeyi tehlikeye atmıştım, ailemi. | Open Subtitles | كل تلك القوة وان اتعرض للخطر الشئ الوحيد الذي كان يهمني , عائلتي |
Yanında olan tek kişi, diğerlerinin yanına gitmeye korktuğu, tanımadığım çirkin bir cüzzamlı çocuktu. | Open Subtitles | ..الوحيد الذي كان بقربه كان نوع من لا أعلم, طفل قبيح مصاب بالجذام كان كل الأطفال يخشون الاقتراب منه |
ailesini severdi ama, en çok penisini severdi gerçek bir işi olan tek parçası odur. | Open Subtitles | لكن الأهمّ من ذلك أحبقضيبه، الجزء الوحيد الذي كان له وظيفة فعلية |
Onun için önemli olan tek şey sevdiklerinin mutluluğuydu. | Open Subtitles | الشيء الوحيد الذي كان مهما بالنسبة له كان سعادة الناس الذين يحبهم |
Kütüphaneci. Alarm çaldığında burada bir tek o varmış. | Open Subtitles | أمين المكتبة,الشخص الأخر الوحيد الذي كان هنا عندما دق الإنذار |
İçerde onun adamı olarak bir tek sen mi varsın sandın? | Open Subtitles | أوظننت أنّك المخبر الوحيد الذي كان يعمل لديه في القسم؟ |
Parası olan birisini söğüşlemek için fırsat kollayan bir tek ben değildim. | Open Subtitles | ولم أكن الوحيد الذي كان يبحث ويحاول استغلال شخص ثري |
Bana belli gelen tek şey ikinizde aynı oda da yaşayıp aynı diş fırçasını kullandığınızdı. | Open Subtitles | الشيء الوحيد الذي كان واضحآ لي أن كليكما تعيشان في نفس الغرفة وتستعملان نفس فرشاة الاسنان |
Oğlun, bana bu hayatta değer veren tek insanı öldürdü. | Open Subtitles | لقد قتل إبنك الشخص الوحيد الذي كان يهتمّ بشأني |
Tüm itip kakman ve saçmalığın için, her zaman olman gereken tek şey şerefli olmaktı, gerçek yoldan. | Open Subtitles | تعلمين ياجاكي مع كل هراءك وتصرفاتك الحمقاء الشئ الوحيد الذي كان يميزك هو الشرف |
Katatonik bir insandı ve sahip olduğu tek ses kalemiydi. | Open Subtitles | كان، كالمشلول... الصوت الوحيد الذي كان يصدره، هو صوت قلمه. |
Dışarıdan temasta olduğum tek kişi ortağımdı. | Open Subtitles | . الشخص الوحيد الذي كان بالخاريج هو بديلي |