"الوحيد الذي لديه" - Traduction Arabe en Turc

    • olan tek
        
    • Sahip olduğu tek
        
    • olan bir
        
    • birlikte olan sadece
        
    • tek kişi
        
    • olan yalnız benim
        
    Şeriye zehir atmak için sebebi ve fırsatı olan tek kişi oydu. Open Subtitles فهو الشخص الوحيد الذي لديه الدافع و الفرصة حتى يقوم بدس السم في شراب الشيري
    Senden daha az arkadaşı olan tek kişi Dan Humphrey ama en azından insan gibi davranıyor. Open Subtitles الشخص الوحيد الذي لديه اصدقاء اقل منك هو دان همفري, وذلك لكونه شيء لن تستطيع ان تكونه فهو انسان.
    Artık evimin anahtarına sahip olan tek kişi sen olacaksın. Open Subtitles الان سوف تصبحيـن الشخص الوحيد الذي لديه مفـتـاح منزلـي
    Sahip olduğu tek şey sol kroşesi. Open Subtitles الشيء الوحيد الذي لديه يده اليسرى بطيئة عندما يسدد بها
    Dünya üzerinde hırslı olan bir tek sen varsın gibi davranıyorsun. Open Subtitles و أنا دائما أكون الوغد الحقير أنت تتصرف وكأنك الوحيد الذي لديه طموح
    Neyse ki içeriden biriyle birlikte olan sadece sen yoksun. Open Subtitles لحسن الحظ، أنت لست الوحيد الذي لديه رجل مُتخفي.
    Temiz bir görüş açısının, iyi ve güçlü korunma alanı olan tek yere. Open Subtitles المكان الوحيد الذي لديه منطقه رؤيه جيده واستقبال موجات هاتفيه قويه
    Düğünümüzde sırrı olan tek kişi benmişim gibi davranıyorsun. Open Subtitles التظاهر وكأنني الوحيد الذي لديه سرا في حفل الزفاف
    Onu canlı gören son kişiydin. Sebebi olan tek kişi sendin. Open Subtitles كنتَ آخر شخصٍ رآها على قيد الحياة وأنتَ الوحيد الذي لديه دافع
    Sırplar'a kafa tutacak kadar bağlantısı ve adamı olan tek kişi oydu. Open Subtitles إنه الرجل الوحيد الذي لديه اتصالات لتعقب مخبأ الصرب الخفي. ورجل قوي كي يطيح بهم.
    Ama tahmin et bakalım, kaybedecek bir rozeti olan tek kişi kim? Open Subtitles لكن خمن من الشخص الوحيد الذي لديه شارة ليفقدها
    Yasa dışı satım şu anda elinde olan tek gelir kaynağı. Open Subtitles السوق السوداء هي المصدر الوحيد الذي لديه
    Buralarda azıcık mantıklı olan tek kişiyle baş başa kalmaya. Open Subtitles لأطلب صُحبة الرجل الوحيد الذي لديه بعض المنطق
    Burada sorunu olan tek kişi sensin, Anne. Open Subtitles لان الوحيد الذي لديه مشكلة هنا هو انت أمي
    Sahip olduğu tek saçı o... Ne? Open Subtitles هذا هو الشعر الوحيد الذي لديه ماذا؟
    Sahip olduğu tek arkadaşı küçük kardeşi. Open Subtitles الصديق الوحيد الذي لديه هو أخيه الصغير.
    Sahip olduğu tek arkadaşı küçük kardeşi. Open Subtitles الصديق الوحيد الذي لديه هو أخيه الصغير.
    O küçük çılgının teknolojisine karşı şansı olan bir tek benim. Open Subtitles وأنا الشخص الوحيد الذي لديه فرصة ليتصدى لتقنية هذا المسخ
    Neyse ki içeriden biriyle birlikte olan sadece sen yoksun. Open Subtitles لحسن الحظ، أنت لست الوحيد الذي لديه رجل مُتخفي.
    Sesli mesajımda sizin tam itirafınız kayıtlı ve şifreyi bilen tek kişi benim. Open Subtitles عندي كامل اعترافتك مسجله على بريدي الصوتي والشخص الوحيد الذي لديه كلمة السر
    - Kaybedecek kariyeri olan yalnız benim. Open Subtitles و أنا الشخص البالغ الوحيد الذي لديه مسيرة مهنيّة ليخسرها

    Les mots et expressions les plus fréquents

    Arabe-Turc: 10k, 20k, plus | Turc-Arabe: 10k, 20k, plus