Onların canavar olmadığını kendisi gibi mucit olduğunu gören Şehirdeki tek kişiymiş. | Open Subtitles | الرجل الوحيد في المدينة الذي كان يراهم ليسوا وحوشاً، لكنم معماريون مثله. |
Ama bazen Şehirdeki tek oyun budur. | Open Subtitles | لكن بعض الليالي أنه الشيء الوحيد في المدينة. |
Dinle, Arturo, Şehirdeki tek yazar sen değilsin. | Open Subtitles | اسمع آرتورو أنت لست الكاتب الوحيد في المدينة |
Hade leyn! Bu kasabadaki tek tamirci sen değilsin! | Open Subtitles | انسى الأمر ، أنت لست المقاول الوحيد في المدينة |
Hayır, tatlım, kasabadaki tek doktor benim. | Open Subtitles | لا,أنا الطبيب الوحيد في المدينة |
İyi haber şu ki, bu Şehirdeki tek dürüst polis sen değilsin. | Open Subtitles | ألن تعمل لأنك فعلت المطلوب؟ من الجيد أنك لست الشرطي الشريف الوحيد في المدينة |
En büyük projemi hayata geçirebilecek kadar parası olan, Şehirdeki tek adamı buldum; ama sen, gidip onun maymununu mu öldürdün? | Open Subtitles | تعقّبت الرجل الوحيد في المدينة الذي يملك المال ليقتلع مشروع إلهامي و أنت قتلت قرده اللعين؟ |
Sana söylemiştim, Şehirdeki tek kirli polis sen değilsin. | Open Subtitles | لم يكن لديّ خيار لقد كانوا سيقتلونني قلتُ لكَ، أنّكَ لستَ الشرطي الفاسد الوحيد في المدينة |
Bu adam Şehirdeki tek terörist olmayabilir. | Open Subtitles | هذا الرجل ربما لا يكون إرهابي الوحيد في المدينة. |
Schmidt'in dediğine göre bu Vanek çip satan Şehirdeki tek kaçakçıymış. | Open Subtitles | اسمع ، شميت قال بأن هذا الرجل فانيك هو المهرب الوحيد في المدينة |
- Bu arada Blaine'in tek yapması gereken zenginleri çizip yeni müşteri yaratmak sonra da beyin için para istemek çünkü Şehirdeki tek dağıtıcı o. | Open Subtitles | هو البحث عن صبية أغنياء و الحصول على زبائن جُدد و تزويدهم بالأدمغة لأنه المزوّد الوحيد في المدينة |
Onu Şehirdeki tek vejetaryen lokantasına kadar izledik. | Open Subtitles | والآن تعقبناها إلى المطعم النباتي الوحيد في المدينة. |
Annem eşyalarını toplayıp Şehirdeki tek pansiyona taşındı... | Open Subtitles | حزمت أمي أمتعتها و انتقلت إلى فندق "سرير و فطور" الوحيد في المدينة وهي سلسلة فنادق Bed and Breakfast إختصار لـ : B B |
Şehirdeki tek asansör ve çıkış kapağı yok mu? | Open Subtitles | المصعد الوحيد في المدينة لا مفر يفقس؟ |
kasabadaki tek banka. | Open Subtitles | .أعني, إنه المصرف الوحيد في المدينة |
Ben hep özel bir dedektif olmak istedim ve Steve kasabadaki tek kıyafet olanağıyla, başka seçeneğim yoktu ama onunla çalışmak için. | Open Subtitles | جون أردت دائما أن أكون مخبرا خاصا... و مع ستيف كونه الزي الوحيد في المدينة... لم يكن لدي أي خيار آخر سوى العمل معه. |
kasabadaki tek yer. | Open Subtitles | .كان المكان الوحيد في المدينة |