İçinde bulunduğum durumdan kurtulmanın tek yolu bu. | Open Subtitles | هذه هي الطريقة الوحيدة التي أعرفها للخروج من هذه الورطة |
Seni bu durumdan kurtardığımda 200 bin alırım. | Open Subtitles | مائتا ألف دولار عندما أخرجتك من هذه الورطة |
Biliyorsun... Başın belada çünkü başını belaya sokan sensin. | Open Subtitles | أتعلم , انت فى هذة الورطة لأنك فى هذة الورطة |
Teröristler, deliler, hırsızlar. Başının ne kadar belada olduğuna dair bir fikrin var mı? | Open Subtitles | إرهابيون، مجانين، لصوص أتملك مقدار الورطة التي واقع فيها؟ |
Bu belaya bulaşmak için tam 16 saat uçmam gerekti, ne için... | Open Subtitles | وهذا يتضح من الورطة التى ورط نفسه فيها، وجعلتني أسافر لمدة 16 ساعة متواصلة كي |
Din zırvalıkları bir yana, ikinizi beladan korumak için müdüre çekmediğim yalakalık kalmadı. | Open Subtitles | دع التفاهات الدينيّة جانباً. لن تودّ أن تعرف الى أي مدى كان عليّ.. أن أنحشر إلى مؤخّرة المدير وأتوسّل إليه لأخرجكما من هذه الورطة. |
Bir an ayrılıyorum, ve kendini soktuğun şu duruma bak. | Open Subtitles | أترككم، ثم أنظر الى الورطة التي وضعت نفسك فيها |
Bir şair veya filozof, aynı bir pisliğe bulaşmışlarsa, | Open Subtitles | أحد الشعراء أو الفلاسفة مر بنفس الورطة فكتب عنها |
Ona söylediğim şekilde yapsaydı, ikimiz de pisliğin içinde olmazdık. | Open Subtitles | إن فعل كما قلتُ له, لما كانَ فى هذه الورطة |
Bu durumdan bir kurtulalım, ilk işim ona hediye almak olacak. | Open Subtitles | سوف أشتري لها هدية عندما أخرج من هذه الورطة |
Bence şu anda içine düştüğün durumdan kurtulmak için her şeyi yapar ve söylersin. | Open Subtitles | وأظنك، في هذا الوقت ستقول وتفعل كل ما تستطيع لتخرج من الورطة التي وقعت فيها |
Ama eğer House'u hapisten çıkarma deneyin başarısız olursa seni bu durumdan kurtarmak benim işim değil. | Open Subtitles | لكن ان كانت تجربة اخراج هاوس من السجن بحرية انفجرت في وجهك فليس عملي اخراجك من الورطة |
Başın ne kadar belada farkında mısın? | Open Subtitles | هل لديكِ أدنى فكرة عن حجم الورطة التي أنتِ فيها؟ |
Başımızın ne kadar belada olduğunu biliyordun. Başka ne yapabilirdim? | Open Subtitles | تعرفين الورطة التي كنا بها ما كان بإمكاني أن افعل غير ذلك ؟ |
Başım böyle belaya girerse öldüreceğini söyledi. - Yani, annem... - Peki. | Open Subtitles | أبي أخبرني بأنّه سيقتلني لو وقعت في مثل هذه الورطة ..أعني بأنّ والدتي |
Baş dedektifle konuştum, karıştığınız belaya rağmen | Open Subtitles | بعد التحدث إلى المحقق المسؤول، ورغم الورطة التي وقعت بها، |
Eğer bana güvenirsen Raylan Givens'a söylediğin her şeyi bana söylersen tamamen her şeyi, ikimizi de bu beladan kurtarabilirim. | Open Subtitles | إذا وثقتِ بي الآن إذا أخبرتِني بكلّ شيءٍ أخبرت به (ريلين جيفنز) كلّ شيء، يمكنني إخراجنا من هذه الورطة .. |
Anna'yı bu beladan çekip çıkarırsak, ona karşı nazik olmalısın. | Open Subtitles | إن أخرجنا (آنا) من هذه الورطة فكن لطيفاً معها |
Ve kendini beladan kurtar. | Open Subtitles | و خلص نفسك من تلك الورطة |
Ama bu durum ortaya çıkarsa ne duruma düşeceğimi hiç hesaba katmıyorsun. | Open Subtitles | لكن يبدو أنك لا تقدر مقدار الورطة التى سأكون بها إذا فضح الأمر |
Bizi bu pisliğe sen bulaştırdın. | Open Subtitles | نعم، وماذا بعد ؟ لقد أوقعتينا أنتى فى هذه الورطة |
Masken yüzünde olsaydı, bu pisliğin içinde olmazdım. | Open Subtitles | لو خلعت هذا القناع لما ظللت في هذه الورطة |