| Çünkü bu işi doğru yaparsan, dinler ve öğrenirsen ondan sonra bu şehirde.. | Open Subtitles | لأن عندما تؤدي هذه الوظيفه جيدا إن استمعت وتعلمت ستكون قادرا على عمل |
| Tükürsem tükürüğüm bu işi senden iyi yapabilecek birine denk gelir. | Open Subtitles | بإمكاني البصق والحصول على أحدهم من بإمكانه تأدية الوظيفه أفضل منك |
| Bir dahaki kurul toplantısında ona işi vermek için oylama sunacağım. | Open Subtitles | لذا, سأدعو لتصويت فى اجتماع مجلس الاداره القادم لأعرض عليه الوظيفه |
| Bu işe girmemi sen istedin, yani beni kovarlarsa, senin suçun. | Open Subtitles | انتى اردتينى ان اقبل هذه الوظيفه لذا اذا فصلونى فانتى الملومه |
| İşin, küçük kahverengi ve kokulu kısmı... | Open Subtitles | وهذا هو الجزء الصغير ذو الرائحه الكريهه لتلك الوظيفه |
| Bu hastane, bu iş, senin için yeterli, değil mi? | Open Subtitles | هذه المستشفى وهذه و الوظيفه أنها كفاية لك أليس كذالك؟ |
| Benim adıma onunla konuşup, o işi kabul etmeyeceğimi söyler misin? | Open Subtitles | هلا تحدثت معه و اخبرته اننى لن اعود الى هذه الوظيفه ؟ |
| Ancak sözünü verdikleri ofis işi o kadar da kesin değil. | Open Subtitles | و لكن الوظيفه الأداريه التى وعدت بها ليست محدده |
| - Evet. Arada sırada bu işi hak ettiğini göstermek için biraz çalışır gibi yapsan olmaz mı? | Open Subtitles | هل تمانع فى ان تعمل من حين لاخر لتثبت احقيتك فى هذه الوظيفه |
| Bak Terry. Şu işi kabul et, soru falan da sorma. kabul et! | Open Subtitles | اسمع يا تيرى اقبل الوظيفه دون ان تطرح اسئله اقبلها |
| Az daha bulduğum tek beş para etmez işi de kaybedecektim. | Open Subtitles | تقريبا اضعت على الوظيفه الوحيده المتواضعه التى امكننى العثور عليها |
| Eğer bu işi istemiyorsanız başka birini bulurum. | Open Subtitles | إذا لم تكن تريد الوظيفه فسوف أعين شخصا آخر |
| Kim olduğunu biliyordum, bu nedenle, işi başka bir arkadaşa devrettim. | Open Subtitles | علمت من هو ووفقاً لذلك, اعطيت الوظيفه لاحد اصدقائي |
| Arızalandığı gün tanrı yardımcın olsun. Guy bu işi iyi yaparsan zenginlik ve fırsatlar senindir. | Open Subtitles | أتحرى اليوم الذي ينكسر على يدك غاي , إن أديت جيدًا بهذه الوظيفه |
| Öyleyse aklını kullan. O işi bulman 10 yılını aldı. | Open Subtitles | اذن عد لرشدك استغرقك الامر 10 سنوات لتحصل على تلك الوظيفه |
| Bu işe girmek için herşeyi yaparım. | Open Subtitles | سَأَفعلُ أيَّ شيء من أجل الحصول على هذة الوظيفه |
| Babam emekli olduğunda bu işe başladım. | Open Subtitles | فى بعثه ملتيمليونير ؟ حسناً , لقد أخذت هذه الوظيفه .عندما تقاعد والدى |
| Beni her hafta kontrol ettirebilirsin nasıl istersen benim sadece bu işe gerçekten ihtiyacım var. | Open Subtitles | يمكنكِ أن تفحصيني كل أسبوع ، لكِ كل ماتريدينه أنا فقط .. أحتاج إلى هذه الوظيفه حقاً |
| Bu işin karşılığında bir süre sıkıntı çekmek istiyorsan onu da anlarım, tamam mı? | Open Subtitles | واذا اردتي ان تتقوي لمده بهذه الوظيفه حينها فأنها افهم ذالك حسنا |
| - Gurur duyarım, efendim. - İyi. Öyleyse iş senin. | Open Subtitles | سوف يكون شرفا لي سيدي جيد – لقد نلت الوظيفه |
| - İşi seviyorum. - Kim tartışır ki? | Open Subtitles | لا تفهمنى خطأ أحببت الوظيفه مَنْ ستُجادلُ ؟ |
| Ojai'de ki yaz işini de bıraktım, ama önce babam beni kovdu. | Open Subtitles | كنت سأستقيل من الوظيفه الصيفيه بشركه اوهاي لكن ابي طردني قبل ذلك |
| Bir CIA ajanının başlıca görevi nedir? | Open Subtitles | ما الوظيفه الرئيسية لضابط وكالة المخابرات المركزية؟ |
| Bu kadroyu almak için çok kararlı olduğumu bilmeni isterim. | Open Subtitles | يجب أن تعرفى أننى عازم على الحصول على الوظيفه |