"الوفرة" - Traduction Arabe en Turc

    • bolluk
        
    • ödül
        
    • bolluğu
        
    • bolluktan
        
    • verimlilik
        
    • bereket
        
    • Cornucopia
        
    bolluk olan bir dünyaya mı yoksa kıtlık olan bir dünyaya mı gelecek? TED هل ستولد في عالم من الوفرة أو النُدرة ؟
    Hamile bir bayanın tükettiği yemek bir bolluk masalı ya da amansız bir mahrumiyet günlüğü gibi bir hikaye yaratıyor. TED تشكّل الوجبات التي تستهلكها المرأة الحامل نوعا من القصة، خرافة جميلة من الوفرة أو وقائع قاتمة من الحرمان.
    Ama bolluk dünyasını doğurmak için en büyük etki burada, burada. TED ولكن هنا، هنا تكمن القوة الكبرى لجلب عالم من الوفرة.
    ödül avcıları Kelle sayıları için yarışıyorlardı, ayrıca para ve şöhret için. Open Subtitles قتلة الوفرة تنافس لعدد الجثث، الشهرة و كومة سمينة من النقد.
    Beyaz yakalıları ödül avcılarının bölgesinden kaçırır. Open Subtitles يهرّب ياقات بيضاء خارج أرض الوفرة القاتلة.
    Malzeme bolluğu hiç bir zaman hissedilen kıtlığı ortadan kaldırmaz. TED لم تقضي الوفرة المادية أبدا على نقص الإدراك.
    Canavar balıklarının farklı denizlerdeki mevsimsel bolluktan faydalanmak için okyanuslarda binlerce kilometre kat ettiği artık biliniyor. Open Subtitles إنالقروشالبيضاءالعظيمة، ستهاجراَلافالأميالعبر المحيطات، لتحصد الوفرة الموسمية في البحار المختلفة.
    bolluk veya verimlilik prensibi veya büyük var oluş zincirine göre gerçeklik mümkün olduğunca doludur. TED التي هي مبدأ الوفرة أو الخصوبة، أو سلسلة الوجود العظيمة، هذا الواقع فعليًا كامل قدر الإمكان.
    - Aklı bu yere gitti. İşte bu sonsuz bolluk var, bir mısır tohumu gibi. Open Subtitles عقله ذهب إلى مكان ما، حيث توجد هذه الوفرة اللامحدودة، كقشرة ذرة.
    O kişi bolluk yıllarında tüm tarlalardaki, tüm tahılların beşte birini toplasın ve saklasın. Open Subtitles و خلال سنوات الوفرة اجعله يجمع خمس الحبوب من كل حقل و يخزنه تحت حراسة
    Ve yolları boyunca taşıdıkları tatlı suyla, dünya gezegenindeki yaşama bolluk ve bereket dağıtırlar. Open Subtitles وعليطولالطريق، مياههم العذبة قد جلبت الحياة و الوفرة لكوكب الأرض.
    Eğer biri mutluluğunu izleyebiliyorsa, siz de her konuda bolluk ve refahın izini takip edebilirsiniz. Open Subtitles وإذا تبعتم هناءكم فستتبعوا الطريق إلى الوفرة والرفاهية في جميع المواضيع
    Bu yüzden normalde yaşam imkânı çok az olacaktı tabi diğer kaynaklar bakımından bolluk olmasaydı. Open Subtitles وسيكون الفقراء في الحياة إذا هو ما كان للمصدر الآخر تلك هنا في الوفرة
    bolluk arz - talep dengesini bozan olumsuz birşeydir. Open Subtitles الوفرة ، وفقاً لقوانين العرض والطلب, هي في الواقع شيء سلبي.
    Bu uzaylı ödül avcısı Mulder kılığına girdi ve buraya gelerek çocuğu kaçırmaya çalıştı. Open Subtitles لذا، هذا صيّاد الوفرة الأجنبي... ... أخفىنفسهكمولدر لخروج هنا ويمسك الولد؟
    Onu, uzay gemisini ya da uzaylı ödül avcısını burada bulacak olsan ne yapacaksın? Open Subtitles إذا أنت كنت أن تجده خارج هنا... ... أوهذهالسفينةأوهذه صيّاد الوفرة الأجنبي،... ... ماذاستعملكثمّ؟
    ve başına ödül koyduğum için özür dilerim. Open Subtitles وأنا آسف على الوضع الوفرة على رأسك.
    İnsanlar ödül avcılarına olan inançlarını kaybeder. Open Subtitles الناس سيفقدون إيمانهم في قتلة الوفرة.
    İnanıyorum ki eğer biz bu enerji bolluğu içinde ölürsek. enerji sonsuza dek doğrudan çevreye baskı uygulayabilir. Open Subtitles اعتقد بان اذا متنا مع هذه الوفرة من الطاقه , يمكن ان تصبح
    Ancak Avustralya'nın uçsuz bucaksız buğday kuşağında başka bir fare kumlu tarlaların kenarlarında kazdığı yuvalarda yaşarken bu bolluktan faydalanır. Open Subtitles لكن فى مزارع القمح الواسعه فى أستراليا هناك فـأر مختلف يستفيد من هذه الوفرة المعروضة من الغذاء وهو يحفر ملاجئه على طول حافة الحقول الرملية
    Yarın Cornucopia'da gün doğumuyla başlayan bir ziyafet olacak. Open Subtitles عند طلوع الشمس ستكون هناك وليمة غدا في الوفرة

    Les mots et expressions les plus fréquents

    Arabe-Turc: 10k, 20k, plus | Turc-Arabe: 10k, 20k, plus