"الوقت غير" - Traduction Arabe en Turc

• zaman değil
• bir zaman
• bir zamanlama
• yanlış zamanda
• kötü zaman
• yanlış zamanı
• bir dönemde değiliz
• sırası değil

Peder, uygun bir zaman değil. Daha sonra gelin. Kızınızla konuşmalıyım.
أيها القس، أخشى أن الوقت غير مناسب ستضطر للعودة فيما بعد

Senden bir iyilik isteyecektim ama doğru zaman değil galiba.
كنت سأطلب منك صنيعًا، لكن يبدو أن الوقت غير مناسب.

O açıdan da bakabilirsin ama demek istediğim her ne olursa olsun, yeni bir ev almak için uygun bir zaman değil.
حسنٌ , قد تختارين رؤية ذلك بهذه الطريقة , لكن المقصد هو .بكلا الحالتين و إن الوقت غير جيد لأخذِ رهن عقاري

Pek doğru bir zamanlama değil ama teklifimi düşündün mü?
أعرف أن الوقت غير مناسب، ولكن هل قرّرتِ بخصوص عرضي لكِ؟

Gerçek şu ki fikir doğruydu ama yanlış zamanda oldu.
في الواقع، كانت تلك فكرة ملائمة في الوقت غير الملائم

Tatlım, şu an iyi bir zaman değil.
عزيزتى, الوقت غير مناسب الآن. بمجرد أن يكون لدىّ وقت فراغ سأنزل لكِ, اتفقنا؟

Bunun için iyi bir zaman değil... Yarın gitsem olur mu? Hayır, hayır.
الوقت غير مناسب الآن هل بامكاني أن اذهب غداَ؟

Hayır. Hayır, anne, şimdi pek uygun bir zaman değil.
لا , لا , لا أمي الوقت غير مناسب أبداً

Hâlâ uygun zaman değil. Merkeze gitmem gerek.
لا يزال الوقت غير ملائم، عليّ الذهاب إلى مركز الشرطة

Maalesef bizim için pek uygun bir zaman değil illaki gelmemiz gerekiyor mu?
،لسوء الحظ، الوقت غير مناسب هل من الضروري أن أحضر؟

Tanrı'nın tek oğlu, onun günahları için öldü ama "iyi bir zaman değil" demek.
إبن الرب الأوحد الذي مات جراء خطاياه ولكن الوقت غير مناسب

- Çünkü doğru zaman değil. - Odaklanmamız gerek.
لأن الوقت غير مناسب، إذ علينا أن نركّز فحسب.

Eğer işemek için uygun bir zaman değilse beyin dış üretral büzücü kasa başka bir sinyal göndererek buna karşı çıkabilir.
يستطيع الدماغ مواجهة ذلك إذا كان الوقت غير مناسب للتبول عن طريق إرسال إشارة أخرى لاكماش العضلة القابضة الخارجية.

Çok uygunsuz bir zaman olduğunun farkındayım ama şimdi senden çok büyük bir iyilik istiyorum.
أدرك أن الوقت غير مناسب لكن لدي طلب كبير عندك

Dinle, kötü bir zamanlama. Akşam yemeği yemek üzereyiz.
اسمع , الوقت غير مناسب سنتناول الطعام الان

Hey, Biliyorum bu kötü zaman, ama beni eve bırakabilir misin?
اعرف أن الوقت غير مناسب لقول ذلك، ولكن .. هل يمكنكِ توصيلي للبيت؟

Aramak için yanlış zamanı nasıl buluyor? Merhaba, güzelim. Hırsızlık olayına mı karıştı?
كيف بإمكانها أن تتصل في الوقت غير المناسب دائماً لقد كان مشتركاً في عملية اقتحام ؟

Kabul etmesi zor farkındayım ama şehre gelmen için uygun bir dönemde değiliz.
أعرف أن هذا أمر يصعب تقبله لكن الوقت غير مناسب لقدومك إلى المدينة

Baksana şimdi görevimizden kuşkulanmanın sırası değil.
أنظر, هذا الوقت غير مناسب لنشكك بمهمتنا.