düşünmek için zamana ihtiyacım var ve hiç zaman yok. | Open Subtitles | احتاج الوقت للتفكير بذلك ولاكن لا يوجد وقت |
Hakkımda duydukların doğru, yalnızca teklifini düşünmek için zamana ihtiyacım var. | Open Subtitles | سمعت الحق عني. أنا فقط ، اه ، وثانيا تحتاج إلى بعض الوقت للتفكير في العرض الخاص. |
düşünecek zaman kazanmak için hastahaneye gitmem lazım. | Open Subtitles | عليّ أن أدخل المستشفى لكي أحصل على بعض الوقت للتفكير. |
Ajay bunu düşünmenin zamanı değil, bir karar almalısın. | Open Subtitles | هذا ليس الوقت للتفكير إنه وقت إتخاذ قرار |
Kusursuz değil ama bize daha iyi düşünmek için zaman kazandıracak. | Open Subtitles | الامرليسمثالياً, لكنه سيتيح لنا المزيد من الوقت للتفكير بشئ أفضل |
Ve ardından gün be gün oradaki yaşamı düşünme vakti gelir. | TED | ثم يحين الوقت للتفكير في الحياة اليومية. |
- Düşünecek zamana ihtiyacın var. Sorun yok, anlıyorum. | Open Subtitles | إنك بحاجة لبعض الوقت للتفكير لا بأس بذلك، فهمت ذلك |
Pekâla, Düşünmem için zaman lazım. Düşünmeliyim. | Open Subtitles | حسنا ، يجب أن أجد الوقت للتفكير يجب أن أفكر |
Daha önce aramak isterdim ama olanları ve yazdıklarını düşünmek için zamana ihtiyacım vardı. | Open Subtitles | كنت سأتصل من قبل لكنني كنت بحاجة إلى بعض الوقت للتفكير بكل ما حصل وبما كتبته لي |
Ama düşünmek için zamana ihtiyacım var. | Open Subtitles | ولكنني أحتاج إلى بعض الوقت للتفكير في هذا |
Bunu düşünmek için zamana ihtiyacın olduğunu sanıyordum. | Open Subtitles | ظننت انكِ تحتاجين إلى الوقت للتفكير بالأمر |
düşünmek için zamana ihtiyacım var, tamam mı? | Open Subtitles | أتعلمون ماذا؟ أحتاج إلى بعض الوقت للتفكير بهذا الامر , مفهوم؟ |
Ben pes etmiyorum. düşünmek için zamana ihtiyacım var. | Open Subtitles | أنا لا أرحل أحتاج بعض الوقت للتفكير فحسب |
- Fred, Sözünü bölmek istemem ama, ama şimdi gerçekten olumsuz düşünecek zaman değil. | Open Subtitles | أكره مقاطعتك " فريد " لكنه ليس الوقت للتفكير السلبي |
- ...bolca düşünecek zaman olan bir yer. | Open Subtitles | ولدينا متّسع من الوقت للتفكير - والشّرب - |
Bu parmaklıklar insana düşünecek zaman kazandırıyor. | Open Subtitles | هذه القضبان منحتني بعض الوقت للتفكير |
Bence artık geleceği düşünmenin zamanı geldi. | Open Subtitles | أعتقد أنّه قد حان الوقت للتفكير في المستقبل. |
düşünmek için zaman ayırıp, kendimi hazırlayacaktım. | Open Subtitles | خذ بعض الوقت للتفكير واستعد له |
Sahip olduğunuz nimetleri düşünmeye fırsatınız oldu, şimdi de sizin kadar şanslı olmayanları düşünme vakti. | Open Subtitles | الآن حان الوقت للتفكير بما أفكر به لقد حان الوقت للتفكير بشأن بأولئك الأقل حظوظ |
Düşünecek zamana ihtiyacım kalmadı. Ayrıldık. | Open Subtitles | لا أحتاج المزيد من الوقت للتفكير فى هذا لقد إنفصلنا |
Pekala, Düşünmem için zaman lazım. Düşünmeliyim. | Open Subtitles | حسنا ، يجب أن أجد الوقت للتفكير يجب أن أفكر |
O zamandan bu yana geçen yıllarda düşünmek için çok zamanım oldu. | TED | في السنوات الماضية، كان لدي الكثير من الوقت للتفكير. |
Umarım düşünmek için süre istemişsindir. | Open Subtitles | آمل أنّكِ قد أخذتِ بعض الوقت للتفكير بشأن ذلك. |
Öyle bir durumdayken düşünmek için vaktin yoktur. | Open Subtitles | عندما تكونين في وضع لا تملكين الوقت للتفكير. |