Ama enerji politikaları daha fazla fosil yakıt bulunmasına odaklanmaya devam etti. | TED | لكن سياسات الطاقة استمرت في التركيز على إيجاد المزيد من الوقود الأحفوري. |
İsviçreli bilimci Arrhenius fosil yakıt yakmanın dünyanın sıcaklığına etkisini hesapladığından beri. | TED | منذ أن حسب العالِم السويدي، أرهنيوس، تأثير حرق الوقود الأحفوري على حرارة الأرض. |
Bu, Güneş'in değişimlerinin iklim üzerindeki etkisinin genel olarak fosil yakıt yakmaktan kaynaklanarak artan sera gazları tarafından bastırıldığını gösteriyor. | TED | هذا يظهر أن تأثير اختلافات الشمس على المناخ تطغى عليه غازات الاحتباس الحراري المتزايدة، القادمة أساسا من إحراق الوقود الأحفوري. |
Şu anda fosil yakıtlar kullanıyoruz çünkü onları bulmak kolay ve bunu yapabiliyoruz. | TED | حالياً نحن نحرق الوقود الأحفوري لأنه من السهل العثور عليه، ولأننا نستطيع ذلك. |
Yani tüm gezegenin çok fazla enerjiye ihtiyacı var ve bu zamana kadar çoğunlukla fosil yakıtları kullandık. | TED | وبالتالي فالكوكب كله يحتاج إلى الكثير من الطاقة، وإلى حد الساعة كنا نستعمل بالأساس الوقود الأحفوري. |
fosil yakıtlara bağımlılık bir ülkeyi savunmasız hâle getiriyor. | TED | الاعتماد على الوقود الأحفوري يجعل البلد ضعيفًا. |
CA: Amerikan elektriğinin büyük bir bölümü fosil yakıtların yanmasından geliyor. | TED | كريس: معظم الكهرباء في أمريكا تأتي من خلال إحراق الوقود الأحفوري. |
Enerji üretmek için fosil yakıt içermeyen başka seçenekler de var. | TED | هنالك خيارات أخرى لتوليد الطاقة أيضاً لا تتضمن الوقود الأحفوري |
İnsanları günde 24 saat, yılda 365 gün fosil yakıt yakmaya devam etmek için teşvik edebilir. | TED | وقد تغري الناس للاستمرار بحرق الوقود الأحفوري 24 ساعة في اليوم، 365 يومًا في السنة. |
fosil yakıt yönteminden yüzde 30 daha verimli ve çevre için çok daha iyi. | TED | والتي تعتبر 30 في المئة أكثر كفاءة من الوقود الأحفوري وهي أفضل بكثير للبيئة. |
Geçtiğimiz yıl, tam 299 gün elektriğimizi üretmek için hiçbir fosil yakıt kullanmadığımızı biliyor muydunuz? | TED | هل تعلمون أنه في السنة الماضية، ولمدة 299 يوماً، لم نستعمل الوقود الأحفوري لتوليد الكهرباء لدينا؟ |
İlgili bir bakış açısı hakkında konuşmak için buradayım, fosil yakıt yakmaktan oluşan sera gazı emisyonlarının yiyeceklerimizin besin kalitesini nasıl azalttığı hakkında konuşacağım. | TED | أنا هنا لأتحدث عن أحد الجوانب المتعلقة بذلك؛ عن كيف أن انبعاثات الغازات الدفيئة الناجمة عن حرق الوقود الأحفوري تقلل من القيمة الغذائية لطعامنا. |
Bu içinde bulunduğumuz fosil yakıt krizinin tek ve gerçek çözümüdür ve iki kelime bunu tarihe gömecektir. | Open Subtitles | ان الحل الحقيقي الوحيد لحل أزمة الوقود الأحفوري الذي نحن نعاني منه وألخص ذلك في كلمتان بسيطتان |
Ayrıca, o dönemde hiç kimse fosil yakıt tüketiminin gerçek sonuçlarını anlamadı. | Open Subtitles | إلى جانب ذلك لم يفهم أحد في ذلك الوقت الثمن الحقيقي لإحراق الوقود الأحفوري. |
fosil yakıtlar kullanmak dünyanın istikrarsız kısımlarında bizi çatışmalara sürüklüyor para ve can kaybına neden oluyor. | TED | يضعنا استخدام الوقود الأحفوري في صراع في مناطق غير مستقرة حول العالم، ويكلف المال والأرواح. |
fosil yakıtlar, bir gün yerini yenilenebilir enerjiye bırakacak. | TED | يوم ما سيقود الوقود الأحفوري للطاقة المتجددة. |
fosil yakıtlar ıve petrolü başka büyüyen populasyonlar (toplumlara) kullanımına sunabilirz büyümekte olan yoksul dünyalarla birleşebilir. | Open Subtitles | ويمكننا أن نستبدل الوقود الأحفوري والنفط وإطعام الأعداد المتزايدة من السكان وتلبية احتياجات العالم المتنامية |
Onun zamanında, fosil yakıtları enerji elde etmek için ve ekonominin gelişmesine katkıda bulunmak için yakmak kabul edilebilirdi. | TED | في وقته، كان حرق الوقود الأحفوري من أجل الحصول على الطاقة ومنح الاقتصاديات فرصة التطور أمرًا مقبولا. |
Öyleyse gelişmekte olan bir ülke olarak insanlara zararlı olan fosil yakıtları kullanmadan gelişebilmek bizim için en iyi yoldur. | TED | لذا، وكبلد نامٍ فإن أفضل اهتمامنا هو تعزيز التطور دون الوقود الأحفوري الذي يؤذي الإنسان في المقام الأول. |
Açlığı, fosil yakıtlara bağımlılığı ortadan kaldıracaktı. | Open Subtitles | والقضاء على المجاعة، والحاجة إلى الوقود الأحفوري |
Bu iki faktör, yani aşırı nüfus ve yaşam tarzımız bir üçüncü faktörü tetikliyor, o da fosil yakıtlara olan bağımlılığımız. | Open Subtitles | إذاً هذان هما العاملَين الأولَين، الفائض السكاني وطريقة عيشنا تؤدّي إلى المشكلة الثالثة، ألا وهو الاعتماد على الوقود الأحفوري. |
Bu durum, yer altındaki bilinen fosil yakıtların üçte ikisini kullanmayı bırakmamız gerektiği anlamına geliyor. | TED | وهذا يعني أن علينا أن ترك حوالي ثلثي الموارد المعروفة من الوقود الأحفوري في الأرض. |
fosil yakıtlardan kurtulmayı önemseyenler sadece çevreciler olamaz. | Open Subtitles | لا يمكن أن يكون مجرد الناشطين في مجال البيئة أن الرعاية حول الحصول على الخروج من الوقود الأحفوري. |
Ama yine de her yıl giderek artan miktarda fosil yakıtı kullanıyoruz. | Open Subtitles | ولا نزال كل سنه نحرق المزيد والمزيد من الوقود الأحفوري |