Sonra sen geliyorsun ve ufak bir ışık parlamasıyla sonsuza kadar sönüyor. | Open Subtitles | ومن ثم تأتي أنت وذلك الوميض الصغير من الضوء يتم إخماده للأبد |
Gezegenler önünden geçtikçe ışık kısılıyor ve işte bu daha önce gördüğünüz yanıp sönme. | TED | لذلك فإن الضوء يختفي حينما يأخذ الكوكب في التقلص أمام النجم، وذلك هو الوميض الذي رأيتموه من قبل. |
Tabureyi doğru yüksekliğe ayarlıyorsun ve flaş patlayınca bitiyor. | Open Subtitles | تدير الكرسي الى الارتفاع الصحيح يبدأ الوميض وتموت |
Çünkü o ne uzun, ne de ölümsüz ve hiçbirimiz Flash olamadı. | Open Subtitles | لأنه ليس طويل ولا خالد ولا أحد منا يمكنه أن يكون الوميض |
Bu parıltı kocaman gözlü, avlanan mürekkep balığının ilgisini çeker. | Open Subtitles | ..بالنسبة للحبار العملاق بعيونه الضخمة .فإن هذا الوميض جذاب |
Aniden parlayan ışık, insanları ve atları öldürdü fakat nehre bir şey olmadı. | Open Subtitles | الوميض قتل البشر والحيوانات لكن النهر لم يتأثر |
Gördüğüm şey mavi bir ışık parlaması ve kıvılcımlar sonra da en çılgınca şeydi. | Open Subtitles | الذى رأيته هو هذا الوميض من الضوء الأزرق والشرارات |
CC: Sonra bir anda ortaya beyaz bir ışık ve inanılmaz derecede tuhaf bir ses çıktı. CC: | Open Subtitles | فجأة ظهر هذا الوميض الأبيض و هذا الصوت الغريب |
Hayır. Dur. Başının arkasındaki flaş canını mı sıktı? | Open Subtitles | لا لا لا لا ذلك الوميض وراء ظهرها يضايقك أنه فقط؟ |
Fotoğrafçılar flaş olarak kullanırlar. | Open Subtitles | المصورون يستخدمونه لعمل الوميض |
Elektronik flaş nöronların hep birlikte ateşlenmesine yol açar tıpkı birçok piyano tuşuna aynı anda basmak gibi. | Open Subtitles | "الوميض الضوئي يؤدي إلى انطلاق الخلايا العصبية في آن واحد" "أشبه بالضرب على عدة مفاتيح للبيانو في آن واحد" |
Bu erkekli kızlı bir parti, tek bir Flash olmalı. | Open Subtitles | . هذه حفلة أولاد و بنات هذا الوميض يتسع لشخص واحد |
Ben de Hot Flash'i bir kenara bırakmaya karar verdim. | Open Subtitles | لذا قررت التراجع عن فكرة "الوميض الساخن" |
Bu durumda biliyoruz ki yırtıcı ateş böceği sinyali kazara değildi, çünkü dişi farklı türün erkeğiyle eşleşmesi için parıltı örüntüsünü esnek olarak ayarlar. | TED | في هذه الحالة، نعرف أن إشارة اليراع المفترسة ليست حادثًا لأنها تضبط نمط الوميض الخاص بها بمرونة لتتطابق مع الذكور من مختلف الأماكن. |
Bir dişi bir ışıltı gördüğünde hele de çekici bir erkekten geliyorsa, lambasını erkeğin tarafına doğrultur ve geri ışıldar. | TED | عندما ترى الأنثى وميضًا من ذكر جذاب على نحوٍ استثنائي، فستوجه مشكاتها ناحيته، وتبادله الوميض. |
Ateşleme için son 10 saniye. Sarsıntı ve parlama için kendinizi hazırlayın! | Open Subtitles | عشر ثواني للإطلاق، استعدوا للصدمة و الوميض |
Sıçrama sürücüsünü kullanarak, bir yerde kaybolup başka bir yerde ortaya çıkıyorsun. | Open Subtitles | .مع القرص (الوميض) تختفي من مكان واحد وتظهر من مكان أخر |
Ama ben navigasyonu işler hale sokup, FTL'ye sıçramadan önce bunu yapabilir misin? | Open Subtitles | هل ستكون قادراً على عمل ما قبل أن تعود الملاحة في وضع الأتصال ونقفز إلى الوميض |
Dur bir saniye, o halde yanıp sönen bip bip öten ne? | Open Subtitles | مهلاً، إذاً ما الذي يصدر هذا الوميض والصوت؟ |
Binadaki birkaç kişi silah sesini duymuş, sokaktaki şahitler de parlamayı görmüş. | Open Subtitles | عدّة أشخاص في المبنى سمعوا صوت الرصاصة. وشهود في الشارع رأوا الوميض. |
Çok iyi göremiyorum. Parlamaya baktım. | Open Subtitles | لا أستطيع أن أرَ بشكل جيّد فلقد نظرتُ إلى الوميض |
Sence bu şey de Flashpoint zaman çizgisinden mi? | Open Subtitles | أتظن أن هذا الشيء جزء من خط الوميض الزمني أيضًا؟ |
parlamadan önce hangi zamanda olduğumuzu ikimiz de biliyoruz James. | Open Subtitles | كلانا يعلم في أيّ زمن كنّا قبل الوميض يا (جيمس) |