Kendi zırhlı araçları Berlin'e gidecek olan "Bearer Hisseleri"ni taşıyordu. | Open Subtitles | سيارتهم المصفحة الخاصىة تحمل سندات مالية بالطريق لتشحن الى برلين |
Muhteşemliğine hayran kalmalarını istiyorsan belki de buradaki işimiz bitmeden alelacele Berlin'e gitmemelisin. | Open Subtitles | لو اردتهم ان ينبهروا بهذهِ الروعة, ربما لايجب علينا ان نسرع الى برلين |
Şimdi biliyorum işte, Berlin'e, Hitler'i ziyarete gidiyor. | Open Subtitles | أنا من يعرف , انه ذاهب الى برلين لكي يزور هتلر |
Bir kopyasını da sabah ilk iş Berlin'e göndertiyorum. | Open Subtitles | و سأقوم بارسال نسخة مطاببقة منها الى برلين كأول شيء أفعله في صباح الغد |
Senin Berlin'e giden Tren'in saat kaçta kalkıyor? | Open Subtitles | ما موعد قطارك الى برلين ؟ اجل , 12,30 , سيدى |
Her ikinizi de derhal buradan çıkarıp Berlin'e götürmeliyim. | Open Subtitles | يجب علىّ ان اُخرجكما انتما الأثنين واعود الى برلين فورا |
Başkalarının Berlin'e gitmesine yardım eder, sonra eve döneriz. | Open Subtitles | نحن نساعد الغير فى الذهاب الى برلين ثم نعود الى ديارنا |
Heinrich, stop! Ve siz, umarım herkese bela olduğunuz için yakalanırsınız. Eğer Berlin'e ulaşırsak, diğer bağlantım kim? | Open Subtitles | توقف يا هينريش وانت, اتمنى ان يمسكوا بك لأنك تسببت فى مشاكل كثيرة لنا عندما نصل الى برلين, من هو وسيلة الأتصال الآخر ؟ |
Avrupa zaten 'Eastwood Mall' kadar. Oradan Berlin'e yürüyebiliriz. | Open Subtitles | اوروبا بحجم مركز ايستوود يمكننا ان نمشى الى برلين من هناك |
İkimizin ileriye dönük bir hayatı olabileceğini düşündüğüm için Berlin'e geldim. | Open Subtitles | لقد جئت الى برلين و كنت اعتقد انه امامنا الكثير |
Ama şimdi, benim Berlin'e gitmemle aynı sebepten burada olduğunu düşünüyorum. | Open Subtitles | ولكن الآن أعتقد أنها كانت هنا لنفس السبب الذى ذهبت من أجله الى برلين |
Berlin'e gideceğimi sanmıyorum. | Open Subtitles | اوه,انا لا اعتقد باني سوف اذهب الى برلين |
Berlin'e, Londra'ya, Chicago'ya, Minneapolis'e, New York'a. | Open Subtitles | الى برلين, لندن, شيكاغو مونبليه, نيويورك |
O zaman Berlin'e mümkün olduğunca çabuk gelseniz iyi olur. | Open Subtitles | أظن إنهُ من الافضل ان تأتي الى برلين بسرعة |
Bütün birlik Berlin'e gidiyor. | Open Subtitles | فعلا، لَكنَّنا نسنرحل الى برلين. |
Öylece Berlin'e gidemem, Coop. | Open Subtitles | لا استطيع ان اذهب الى برلين ، كوب |
Onun yerine Berlin'e gidiyoruz. | Open Subtitles | هيا ستذهبان الى برلين بدلا من ذلك |
- Beni Berlin'e sürükleyen babamdı. | Open Subtitles | لقد كان والدى هو من قادنى الى برلين |
– Berlin'e taşınamam, Elsa. | Open Subtitles | لا يمكنني الانتقال الى برلين,اليزا |
Bir cevap olmadan Berlin'e dönemem. | Open Subtitles | لايمكنني العودة الى برلين من غير رد |