Onlar da İmparatoluk muhafızları. Altınları Carson City'e getirmeleri için dört günleri var. | Open Subtitles | انهم ايضآ حراس الأمبراطور ان لديهم 4 أيام لتوصيل الذهب الى مدينة كارسون |
Prensesi kurtarmak için Carson City'e gitmeliyim! | Open Subtitles | يجب أن اذهب الى مدينة كارسون لأنقاذ الأميرة |
Hayır. Bergen Kasabası'na tek başına gidemezsin. | Open Subtitles | لا لا يمكنك الذهاب الى مدينة البيرجنز لوحدك |
Benimle Bergen Kasabası'na gelip, herkesi kurtarır mısın? | Open Subtitles | هل تذهب معي الى مدينة البيرجنز و ننقذ الجميع؟ |
Bu pislik, aşağılık domuz Ölüler Şehri'nin yerini mi biliyor? | Open Subtitles | هل هذا الوغد الحقير يعرف الطريق الى مدينة الموتى ؟ |
Sen Carson City'ye gidene kadar,Şu gömülü halimle bile senden önce Çin'e giderim. | Open Subtitles | أنا أستطيع أن احفر الى الصين قبل أن تصل أنت الى مدينة كارسون |
Büyük bir şehre varınca, benden bilgili bir doktor bul. | Open Subtitles | عندما تصل الى مدينة كبيرة ابحث عن طبيب اكثر معرفة مني |
Söylermisin, senin gibi acemi biri Carson City'e nasıl gider... ve prensesi kurtarır? | Open Subtitles | كيف مبتدىء مثلك يستطيع أن يذهب الى مدينة كارسون وينقذ الأميرة؟ |
Seni Carson City'e götürüp prenses " Pee Pee"yi kurtarmana yardım edeceğim. | Open Subtitles | آخذك الى مدينة كارسون وأساعدك لتنقذ الأميرة بيبى |
Şimdi, Carson City'e gitmeden önce, sana bazı şeyler öğretmek istiyorum. Gel hadi. | Open Subtitles | الآن,قبل أن نذهب الى مدينة كارسون أريد تعليمك بعض الأمور. |
Eskilerin olduğu Carson City'e gönderilmek istiyorum. | Open Subtitles | اريد ان يرسلونى الى مدينة كارسون مع الفتيان القُدامى |
Doğruca Council City'e gidip madenimizi alacağız başına bir şey gelmeden veya başımıza. | Open Subtitles | سنذهب الى مدينة "كاونسل" ونقيم دعوى قبل أن يحدث أى شيىء لها, أو لنا |
Arkadaşları güvenle saklandığı zaman Prenses Poppy diğer arkadaşlarını kurtarmak için yola çıkmış Bergen Kasabası'na kendi kendine varabileceğine inanıyormuş. | Open Subtitles | باختباء أصدقائها بأمان الأميرة بوبي ذهبت لتنقذ أصدقائها الآخرون متفائلة أن تصل الى مدينة البيرجنز لوحدها |
...Bergen Kasabası'na varacağına eminmiş. | Open Subtitles | مقتنعه بأن بإمكانها أن تصل الى مدينة البيرجنز |
Kesinlikle, Bergen Kasabası'na varabileceğine eminmiş. | Open Subtitles | ومتأكدة تماما أن بإمكانها الوصول الى مدينة البيرجنز |
Bergen Kasabası'na ne kadar çabuk varırsak, diğerlerini o kadar çabuk kurtarırız ve eve sağ salim varabiliriz. | Open Subtitles | وقريبا سنصل الى مدينة البيرجنز و من ثم سننقذ الجميع ومن ثم نصل الى المنزل بأمان |
O gün daha sonra, üç bekar New Yorklu Melekler Şehri'ne geldi. | Open Subtitles | في وقت لاحق، وثلاثة من سكان نيويورك واحد وصل الى مدينة الملائكة. |
Daha önce Günah Şehri'ne gelmiş olsanız bile benimle hiç gelmediniz. | Open Subtitles | حتى أن جئتم الى مدينة المعاصي من قبل ولكنكم لم تأتون معي من قبل |
- Bir dakika Günah Şehri'ne gittiğimizi söylemiştin. | Open Subtitles | لقد سمعتك تقول نحن ذاهبون الى مدينة المعاصي |
O zamandan beri, peşindeyim Chicago'dan, Denver'a, Salt Lake City'ye Phoenix'e kadar ve hep bu kravatı takıyorum çünkü motivasyonumu koruyor. | Open Subtitles | من شكاغو الى دنفر الى مدينة البحيرة المالحة الى فونكس ، ومنذ ذلك الحين وانا ارتدى هذه الجرافت لأنها تبقيني متحفزا |
Culver City'ye götürülüyorlarmış. Oraya birini gönderelim. | Open Subtitles | سيصلون الى مدينة كليفر لنرسل اليهم رجالنا |
Bu hafta sonu seni Atlantic City'ye götürmeliyiz. | Open Subtitles | يجب ان نأخذك معنا الى مدينة أتلانتا في العطلة الأسبوعية |
2026 yılında... Nevada Çölü' nde çalışan arkeologlar Mars'taki eski bir şehre açılan bir kapı buldular. | Open Subtitles | فى عام 2026 اكتشف العلماء العاملين فى الصحراء بوابة الى مدينة قديمة على كوكب المريخ |