Tüm oyun boyunca bitmek bilmeyen soruları kendi zihnimizde yankılanıyor. | TED | وعلى امتداد المسرحية تترك أسئلته اللانهائية صداها في عقولنا الحائرة |
Körfez kıyısı boyunca, çölden rüzgârın getirdiği kum, deniz yatağını verimli tutuyor. | Open Subtitles | ،على امتداد شاطئ الخليج الأرضية تبقى خصبة بفضل الرمال القادمة من الصحراء |
Avrupa kültürü boyunca ve sonrasında Cyrus bir model olarak kaldı. | TED | وعلى امتداد الثقافة الأوروبية بعد ذلك، ظل كورش النموذج. |
Yani her yönden Aurora'nın beyni yapay cihazı, bedeninin bir uzantısı olarak dahil etti. | TED | بطريقة ما، قام دماغ أورورا بتقبّل تلك الآلة الاصطناعيّة كأنّها امتداد من جسمها. |
Çiçekler ve bitkilerde aynı şekilde, yayıldılar. Teknolojide aslında hayatın bir uzantısıdır. | TED | والأزهار والنباتات هي نفس الشيء، ممددا. والتكنولوجيا هي أساسا امتداد للحياة. |
Hayatım boyunca 3.000'den fazla kuyu açtım. | TED | لقد قمت بالتكسير الأحفوري على امتداد 3000 بئر في حياتي. |
yani aslında matematik bireysel olarak zihnimizde bulunan bir özelliği yuzyıllar boyunca kıtalar arası düzeydeki uzun dönem tarihsel desenleri ortaya döküyor. | TED | استطاعت الرياضيات أن تربط سمة معروفة لعقل الفرد مع نمط تاريخي طويل الامتداد تشكل على مر القرون وعلى امتداد القارات. |
İnsanlık tarihi boyunca tüm diğer hastalıklardan daha çok insan ölümüne sebep olan hastalık sıtma olmuştur. | TED | على امتداد تاريخ البشرية الطويل لم يودِ أيّ مرضٍ معدٍ بحياة الناس بقدر الملاريا |
Belki de bin yaşam süresi boyunca, yeni bir sabit davranış şekli geliştirebilirler. | TED | ربما على امتداد آلاف الحيوات، يمكنهم تطوير سلوك ثابت جديد. |
Yüksekteki meydanlar olarak, açık hava alanları olarak, binanın tamamı boyunca kullanılması için bu açıklıkları böyle bir boyutta yaptık. | TED | لقد جعلنا تلك الفَتحات بهذا الحجم لتكون بمثابة مساحات مرتفعة أو فضاءات خارجيّة على امتداد ارتفاع المبنى كلّه. |
Onun 120 yıllık çok ilginç bir tarihi var kelimenin tam anlamıyla sahil boyunca yaşam ve ölüm yer alır. | TED | كان عمر السفينة 120 عامًا، تاريخ ممتع جدًا، في الواقع له دور في الحياة والموت على امتداد الساحل. |
Ve hayatınız boyunca potansiyel olarak flört edebileceğiniz birtakım insanlar var ve farklı seviyelerde iyiler. | TED | وهناك عدد من الأشخاص يمكنك أن تواعدهم على امتداد حياتك، وسيكونون على مستويات مختلفة من الجودة. |
Ve orada, o sıra boyunca, o şey, o ihtişamlı ve şaşırtıcı şey vardı. | TED | وعلى امتداد هذا الخط، ظهر هذا الشيء، هذا الشيء المذهل البهيّ. |
Fosil alanları, yirmi bin millik bir alanı teşkil eden havza gölü boyunca... ...hem yukarı hem aşağı uzanmaktadır. | TED | المواقع المتحجرة تشغل أعلى وأدنى البحيرة على امتداد حوض البحيرة، التي تمثل حوالي 20.000 ميلا مربعا. |
Şuradaki ormanın kıyısı boyunca bir sürü oyun oynamıştık. | Open Subtitles | على امتداد ضفة تلك الغابة، هناك العديد والعديد من الألعاب للاستمتاع بها أيضاً |
Örnek vermek gerekirse, LA metro uzantısı, ki -- sanırım iki buçuk mil uzunluğunda bir uzantı iki milyar dolara ancak tamamlandı. | TED | لأعطيك مثالًا، فإن امتداد خط أنفاق لوس أنجلوس، والذي اعتقد أنه امتدّ لمسافة 2.5 ميل. تم انشاؤه بتكلفة 2 مليار دولار. |
Yani LA'de metro uzantısı yapmak kabaca mil başına bir milyar dolar. | TED | أي حوالي مليار دولار للميل، لأجل انشاء امتداد خط الأنفاق في لوس أنجلوس. |
Eğitimi işin bir uzantısı haline getirdiğimizde ne yapmış oluyoruz? | TED | حين نحوله إلى امتداد للعمل، فما الذي نفعل حقاً؟ |
Belki de geleceği görmek sadece bunun bir uzantısıdır. | Open Subtitles | ربما توقع المستقبل ليست سوى امتداد لتلك القدرة |
"Toprağın bir topluluk oluşu ekolojinin temel kavramıdır ama toprağın sevilmesi ve sayılması etiğin bir uzantısıdır." | TED | "مفهوم الأرض على أنها المجتمع هو أساس علوم البيئة، ولكن احترام وتقدير هذه الأرض هو امتداد لمفهوم الأخلاق." |
Binalar cildimizin uzantilari. | Open Subtitles | البنايات امتداد لجلودنا. |
Fakat bu benlik, başkalarının projeksiyonlarına dayanan bir projeksiyon. | TED | لكن النفس هي امتداد. مبنية على توقعات الناس الآخرين. |