| Yatağımda her zaman böyle güzel bir kadın olmaz da. | Open Subtitles | ليس الأمر هو أن في كثير من الأحيان لقد مثل امرأة جميلة في السرير معي. |
| Annen çok güzel bir kadın. Aslında, ben onun nakavt olduğunu düşünüyorum. | Open Subtitles | أمك امرأة جميلة في الواقع، أعتقد أنها ضربة قاضية |
| "Neredeyse" değil. O filmde resmen güzel bir kadın gibi duruyor. | Open Subtitles | ليس تماماً لقد كان مثل امرأة جميلة في هذا الفيلم |
| Zincirlerde güzel bir kadın, Üç ceset Bağdat'ın altmış mil güneyinde. | Open Subtitles | امرأة جميلة في السلاسل، ثلاث جثث، ستين ميلا جنوب بغداد. |
| Ev sahibim "Aşağıda güzel bir kadın var." demişti. | Open Subtitles | مهلاً، قال المالك إن هناك امرأة جميلة في الأسفل. |
| Şimdi, bardan güzel bir kadın seç. | Open Subtitles | الآن كنت بقعة امرأة جميلة في البار. |
| Evet, yatağımda güzel bir kadın var | Open Subtitles | نعم، أنت امرأة جميلة في سريري. |
| Seni bekleyen güzel bir kadın var. | Open Subtitles | لديك امرأة جميلة في انتظارك |
| Sevmek için güzel bir kadın olmalı ama onları erkek gibi hiss ettirmeli ve onlara istediklerini yapmak için özgürlük tanımalı. | Open Subtitles | مجرد امرأة جميلة في الحب والعناية بهم... ... وجعلها تشعر وكأنها رجل... ... ومنحهم الحرية الكاملة في كل ما يريدون القيام به أو أن يكونوا. |
| Aşağıda güzel bir kadın var. | Open Subtitles | هناك امرأة جميلة في الأسفل. |