Hafif bir beyin sarsıntısı dışında, l'd Sen çok şanslı bir kadın olduğunu söylüyor. | Open Subtitles | عدا عن ارتجاج خفيف ، أقول أنك كنت امرأة محظوظة للغاية |
Teyzen çok şanslı bir kadın Angelica. Çünkü iki hayatı var. | Open Subtitles | خالتك امرأة محظوظة جداً يا أنجيلكا |
Anladım, anladım. Ben çok şanslı bir kadınım. | Open Subtitles | أتفهم، أتفهم أنا امرأة محظوظة جداً |
Çok şanslı bir kadınım. | Open Subtitles | انا امرأة محظوظة جداً |
- Sen çok şanslı bir kadınsın. | Open Subtitles | أنتِ امرأة محظوظة للغاية، لطالما كنتِ كذلك طوال حياتك. |
- Aslında annem için yazdım. - Şanslı kadın. | Open Subtitles | لقد كتبت الأغنية لأمي امرأة محظوظة |
Bugün dünyanın en şanslı kadını olduğumu düşünüyorum. | Open Subtitles | اليوم أعتبر نفسي أكثر امرأة محظوظة في العالم |
Siz şanslı bir kadınsınız. | Open Subtitles | أنت امرأة محظوظة |
Şunu bil ki, Ellen çok şanslı bir kadın. | Open Subtitles | دعني اخبرك بشيء إيلين امرأة محظوظة |
- Çok şanslı bir kadın olmalısın Colette çünkü Gloria'nın sırtında o sandalyeyi kıranın sen olduğunu biliyorum. | Open Subtitles | إنك امرأة محظوظة للغاية سيدة "كوليت"؟ لأنني أعلم أنه أنت من قام بكسر الكرسي على ظهر "جلوريا |
Bence o çok şanslı bir kadın. | Open Subtitles | أعتقد أنها امرأة محظوظة للغاية |
Çok şanslı bir kadın. | Open Subtitles | هي امرأة محظوظة |
Ruby şanslı bir kadın. | Open Subtitles | روبي هي حقا امرأة محظوظة |
Tebrikler Daniel, Violet şanslı bir kadın. | Open Subtitles | تهانينا , (دانيال) , (فايلت) امرأة محظوظة |
Çok şanslı bir kadınım. | Open Subtitles | أنا امرأة محظوظة جداً |
- Çok şanslı bir kadınsın. | Open Subtitles | - أنت امرأة محظوظة للغاية |
Şanslı kadın. | Open Subtitles | إنها امرأة محظوظة |
Şehrin en şanslı kadını | Open Subtitles | محظوظ امرأة محظوظة للجمهور |
Çok şanslı bir kadınsınız. | Open Subtitles | أنت ِ امرأة محظوظة |