Belki tek tük akciğer hastalığı; ama bilirsiniz, çok da mühim değil. | TED | ربما انتشار بعض امراض الرئة هنا وهناك لكن الأمر لم يكن خطيرا إلى تلك الدرجة |
- Harika, hastalanmadı bile. - Kalp hastalığı var mıydı? - Hayır. | Open Subtitles | ـ ممتازة,فهو لم يمرض قط ـ اية امراض قلبية؟ |
Dünyadaki hiçbir hastanede çaresi bulunamamış hastalıkları. | Open Subtitles | امراض لا توجد مستشفى في العالم يمكنها علاجها |
Çevresel hastalıkları duymuşsundur. | Open Subtitles | اعني,انك دكتور ,لا بد ما سمعت عن امراض البيئة |
Diğer bir soru ise, tabiki de ... Yaşa bağlı hastalıklar üzerinde bir etkisi var mı? | TED | السؤال التالي بالطبع هو: هل يوجد هُناك أي تأثير على امراض الشيخوخة؟ |
Nil Deltası çocuklar için bir kabustu ishal yapan hastalıklar, sıtma ve diğer bir sürü sorun. | TED | وكانت دلتا النيل اسوء مكان للاطفال فقد كانت امراض الاسهال تفتك بهم والملاريا تسبب الكثير من المشاكل |
Göz hastalıklarında dikey bir düşüş görülmektedir. | Open Subtitles | شهدت امراض العيون إنخفاضا حادا |
Kalp hastalığı için beş bin verdi mi? | Open Subtitles | هل سابقت لمسافة خمسة كيلو من أجل امراض القلب؟ |
Her yıl, "Pawnee önemsiyor" toplanıp yerel bir kablo kanalında şeker hastalığı araştırmaları için bağış toplar. | Open Subtitles | كل سنه قسم الرعايه في باونني تتعاون مع القناه التلفزيونيه المحليه لجمع التبرعات لا امراض السكري والابحاث |
Aile geçmişinde hiç kan hastalığı yok kan sayımı normal ve kimyasal toksine maruz kalmamış. | Open Subtitles | مجددا, انت تتحول لوغد ليس لها تاريخ من امراض الدم في عائلتها تعداد مكونات الدم طبيعي وهي لم |
Kasabamızı ziyaret eden bu beyefendiyle tanıştım da korkarım bulaşıcı bir göz hastalığı var. | Open Subtitles | لقد قابلت هذا الزائر اللطيف لبلدة وانا في شدة القلق ان يكون مريض باحد امراض الرمد المعدية |
Kan tahlilinin sonuçları geldi ve çok nadir görülen bir tür kemik hastalığı bulmuşlar. | Open Subtitles | نتيجة دمك ظهرت وجدوا نوع نادر من امراض العظام |
Küçük, yoğun LDL seni kalp hastalığı sırasına sokar çünkü bunlar atardamar duvarlarına yerleşir ve bu duvarlarda plaklar oluştururlar. | Open Subtitles | مما يؤدي إلى امراض بالقلب لاحقا لان يدخل إلى الجدار الشرياني ويشكل مثل الصحيفة المعدنية |
Sağlık yetkilileri, kronik kalp sorunları ve solunum hastalıkları bulunan yaşlı insanları ve vatandaşları, dikkatli olmaları konusunda uyarıyor. | Open Subtitles | المنظمات الصحية تهب بالمواطنين المسنين ومن يعانون من امراض بالجهاز التنفسي |
Genetik yapıcı hastalıkları devre dışı bırakan testler yapmayı planlıyoruz. | Open Subtitles | نخطط لاختبار الجينات الوراثية والكشف عن اي امراض معيقة |
Düşünüyordum da, Beverly Hills'de çok başarılı bir göğüs hastalıkları uzmanı bir doktor arkadaşım var. | Open Subtitles | لدي صديق قديم من مدرسه الطب والذي يملك عياده ناجحه متخصصه في امراض التنفس في بيفرلي هيلز. |
Göğüs hastalıkları uzmanı arkadaşım geri dönüş yaptı. | Open Subtitles | صديقي المتخصص في امراض الرئه اتصل بي للتو |
Ve etkili bir doktor olmak için, sadece hastalıkları değil yaşamları da olan insanları tedavi etmelisiniz. | TED | ولكي تصبح طبيباً فعالاً عليك ان تعامل الناس الذين يطلبون استشارتك كما لو انهم بشر .. لا كما لو انهم مجرد امراض تحتاج الى حل |
Bu yıl, beş milyon insan, sigaraya bağlı hastalıklar yüzünden ölecek. | Open Subtitles | خمسة مليون شخص سيموتون هذه السنة بسبب امراض متعلّقة بالتدخين |
Biyolojik olarak -- doğuştan gelen bağışıklıkla ilgil hastalıklar var, vücudun kendi kendine biraz fazla şevkle saldırdığı ve sonucunda ev sahibini, kişiyi parçaladığı. | TED | علم الحياة -- هناك امراض ذاتية، حيث يقوم الجسم بالهجوم على نفسه بحماسة شديدة نوعا ما ويدمر الجسم الحاضن، او الشخص. |
Sadece dekor amaçlı. Cinsel yolla bulaşan hastalıklar... | Open Subtitles | انها للزينة فقط واي امراض جنسية .. |
Göz hastalıklarında dikey bir düşüş görülmektedir. | Open Subtitles | شهدت امراض العيون إنخفاضا حادا |
Deri hastalıklarında uzman bir doktor televizyon karşısında uyuyakaldığını düşleyecek. | Open Subtitles | هناك طبيب امراض جلديه... سيحلم بانه نائم امام التلفاز |