Onların dikkatini çekmek senin işin. Artık kimse sorumluluk almıyor. | Open Subtitles | من واجبك أن تسترعي انتباههم لا حد يتحمل المسؤلية هنا |
geçen teknelerin dikkatini çekmeye çalıştık. | TED | حاولنا جلب انتباههم من خلال التلويح بسترات نجاتنا ومن خلال التصفير. |
Şimdi Dikkatlerini bebek ve annelere çevirdiler. | TED | لقد حولوا انتباههم الآن للأطفال والأمهات. |
Jen ve diğerleri, Dikkatlerini, kendi fikirlerini söylemekten, tüm ekrana kaydırdıklarında, bakış açıları değişiyor. | TED | عندما حولت جين والآخرون انتباههم من إدخال آرائهم الخاصة للنظر على الشاشة بأكملها، تغير منظورهم للأمر. |
Bazı deneylerde onlara yüze dikkat etmelerini istiyoruz. | TED | في بعض التجارب، سنطلب منهم، أن يركزوا انتباههم على الوجه. |
İlgilerini çekmek için bazen yüzlerine tokat atmak gerekiyor. | Open Subtitles | في بعض الأحيان لديك ل صفعة لهم في مواجهة مجرد الحصول على انتباههم. |
Birisine bir şeyin nasıl yapılacağını göstermeye çalışırken görsel dikkatini yönlendirdiğimizi gördük. | TED | رأينا أننا عندما نتواصل مع بعض, محاولين أن نري الآخر كيف ينفذ شيئاً ما, فأننا نحول انتباههم إلى ذلك الشيء. |
Sadece, geldiklerinde onların dikkatini çekecek bir şeyler düşünmeliyim, hepsi bu. | Open Subtitles | فقط يجب ان افكر قى شئ يُلفت انتباههم عندما يحضرون, هذا كل ما فى الأمر |
Gövde kısmının peşinden gitmemeleri için onların dikkatini çekmeliyiz. | Open Subtitles | يجب أن نشتت انتباههم حتى لا يلاحقو الصحن. |
Öyle. Onların tüm dikkatini üzerimize çektiğimizden eminim. | Open Subtitles | أجل، أنا متأكد من أننا استرعينا انتباههم الكامل |
Bu çok hoş ama önce onların dikkatini çekmek gerekiyor. Ve nasıl yapacağımızı biliyorum. | Open Subtitles | هذا لطيف، ولكن عليك اثارة انتباههم أولاً، وأظنني أعرف كيف. |
Eğer onların dikkatini çekiyorsak bir şeyleri doğru yapıyoruz demektir. | Open Subtitles | وهذا يعني أننا نقوم بعمل جيّد مادمنا نجذب انتباههم |
İnsanlar ateşler ve patlamalarla Dikkatlerini çekmeye çalıştı. | Open Subtitles | الناس حاولوا لفت انتباههم بالنيران و الانفجارات |
Bir iki başarılı nişan en azından Dikkatlerini çekebilir. | Open Subtitles | بضعة رصاصات جيدة التصويب قد تجذب انتباههم على الأقل |
Dikkatlerini çekmenizi istiyorum. | Open Subtitles | الفت انتباههم, هذا ما احتاجه اذهب, اذهب, اذهب, اذهب. |
Psikolog Shelley Carson Harvard öğrencilerinin dikkat seçiciliğini test ediyor. | TED | عالمة النفس شيلي كارسون قد قامت باختبار الطلاب الجامعيين في جامعة هارفارد لجودة انتباههم. |
Korkarım, insanlar toplum tarafından dışlanma korkusuyla kendilerine oto-sansür uygulayacaklar ya da iş yerinde dikkat eksikliği, duygusal dengesizlik yüzünden veya işverenlere karşı kolektif hareketler planladıkları için işlerinden olacaklar. | TED | أخشى أن يمارس الناس رقابة ذاتية خوفًا من النبذ المجتمعي، أو أن يخسر الناس وظائفهم بسبب تضاؤل انتباههم أو عدم استقرارهم العاطفي، أو لأنهم يضمرون تحركًا جماعيًا ضد أصحاب العمل. |
En başa döndük ve bunu nasıl öğrencilerin "dikkat bütçelerinin" birazını harcamalarına değer yapabileceğimizi düşünmeye başladık. | TED | لذلك عدنا إلى لوحة الرسم وفكرنا كيف نجعل الأمر يستحق أن يمنح الطلاب بعض انتباههم لتعليمهم. |
Yüksek olan notlarından başka hiçbir şeyle ilgilerini çekmemelisin. | Open Subtitles | يجب أن تشد انتباههم نحو درجاتك المتميزة بعيداً عن هذا |
Siz gelene kadar onları oyalarım. | Open Subtitles | انا سوف اصرف انتباههم حتى تتمكنوا من الوصول هناك |
dikkatleri yargılamaya odaklandığında yapılması gerekiyor. | Open Subtitles | لابد أن تكون محاولتك عندما يكون انتباههم على المحاكمة |
Ve daha önce hiç görmedikleri bu biyolojik çeşitlilik arasında dikkatlarini çok hızlı bir şekilde çeken bir tür buldular. | TED | خلال كل هذا التنوع البيولوجي الذي لم يروه من قبل, وجدوا نوع لفت انتباههم بشكل سريع. |
Konsantre olamazlar, dikkatleri dağılır ve hatta çoğu DEHB davranış belirtileri bile gösterebilirler. | TED | فلا يمكنهم التركيز ويهبط مستوى انتباههم بل إن العديد منهم يظهر علامات سلوكية مشابهة لاضطراب نقص الانتباه مع فرط النشاط. |