Son 200 yıllık dünya tarihi önemli bir tarihi sapma olmuştur. | TED | لذلك ال 200 عام الماضيين من تاريخ العالم كانت انحراف تاريخي عظيم |
Tamam, kan basıncı ekranında ikilik bir sapma var bunu hesaba katmalısın. | Open Subtitles | حسناً، هنالك نقطة انحراف من الدرجة الثانية في جهاز مراقبة ضغط الدم، وعليكِ التعويض لذلك |
Onu bir aberasyon olarak gördüğünü bilimiyor. | Open Subtitles | إنها لا تعرف أنك تفكر فيها كمجرد انحراف. |
Ona bir aberasyon olduğunu söylememeniz. | Open Subtitles | ما لم يكشف لها أحدهم أنها انحراف. |
Burada da görebileceğin gibi, maktulün ciddi bir omur eğriliği hastalığı varmış. | Open Subtitles | وكما ترى, المريض عانى من انحراف حاد في العمود الفقري |
Suçlama cinsel sapkınlık. | Open Subtitles | التهمة هي انحراف جنسي. |
Şimdi de peşinde aberasyonu düzeltmeye çalışan bir şey var. | Open Subtitles | الآن شيء يطاردك، محاولة لتصحيح انحراف. |
Görevimizin sonuçlarındaki herhangi bir sapma halinde son verilir. | Open Subtitles | أي انحراف عن مهمتنا ستكون نهايته النهاية. |
Temel stres seviyenizdeki herhangi bir sapma, iğneyi saptırmaz. | Open Subtitles | أي انحراف عن مستوى التوتر الأساسي الخاص بك، و لا يجعل إبرة يذهب كل مجنون. |
Her zaman bir pozitif sapma vardır. | TED | دائماً ما هنالك انحراف إيجابي. |
Orta rotada sapma var. | Open Subtitles | -لدينا انحراف بالمسار الهدف يتحرك باتجاة 36 درجة , سرعة 126 ميل |
- Bir çeşit evrensel sapma vardı... | Open Subtitles | .. هناك انحراف كوني من نوع ما و |
yan yel dağılımı kirlilik yoğunlaşması, yatay sapma." Değil mi? | Open Subtitles | تركيز الملوثات هو انحراف أفقي. صحـيـح ؟ |
- aberasyon sağ olsun, kurtuldum. | Open Subtitles | ها هنا انحراف ينقذ الموقف. |
aberasyon yaratmışsın. | Open Subtitles | لقد تسببت في انحراف زمني. |
aberasyon olduğunu biliyor. | Open Subtitles | إنها تعرف أنها انحراف. |
Çocukken bende omurga eğriliği vardı. | Open Subtitles | كان عندي انحراف في العمود الفقري في صغري " الجنف " |
Ayrıca bende omurga eğriliği de var. | Open Subtitles | تعلم أنني أعاني من انحراف |
- Omurga eğriliği. - Pekâlâ. | Open Subtitles | انحراف العمود الفقري - حسناً - |
Gerçek cihadı, faşist İslamcıların yansıttığı bu dalalet ile karıştırdım -- bu insanlar, güce, otoriteye ve dünya üzerindeki kontrole duydukları tutkuyu meşrulaştırmak için cihat fikrini kullanıyorlardı: Günümüzde El-Kaide, İslam Devleti ve diğerleri gibi faşist İslamcı grupların sürdürdüğü bir sapkınlık. | TED | خلطت بين الجهاد الحقيقي وبين هذا الانحراف كما يقدمه هؤلاء الفاشيون الإسلاميون -- هؤلاء الناس الذين استعملوا فكرة الجهاد لتبرير لهفتهم على القوة والسلطة والتحكم في الأرض: انحراف مستمر إلى اليوم من طرف الجماعات الإسلامية الفاشية مثل القاعدة، والدولة الإسلامية وغيرها. |
Bu sapkınlık. | Open Subtitles | ذلك انحراف. |
- Yerinde olsam zaman aberasyonu olan bir kızın olduğunu öğrendiğinde Sara ne yapar onun için endişelenirdim. | Open Subtitles | يقلقني أكثر ما سيحدث لمّا تعلم (سارة) أن لديك ابنة ناجمة عن انحراف زمني. |