Bu arada, güvensizlik demokrasi için her zaman çok önemli olmuştur. | TED | وبالمناسبة، لطالما كان انعدام الثقة مهما للديمقراطية. |
Bu yüzden milletvekilleri ve onların temsil ettiği insanlar arasında yaratıcı bir güvensizlik var. | TED | هذا هو السبب الذى من أجله يوجد لدينا انعدام الثقة الخلاق هذا بين الممثلين و الذين يمثلونهم. |
Ve tabi ki hepimiz sezgisel olarak biliyoruz ki mutluluk sadece sefaletin olmaması durumu değildir. | TED | وبالطبع نحن نعرف ذلك بشكل بديهي أن السعادة ليست مجرد انعدام البؤس. |
Bu güven eksikliğin yüzünden hiçbir kız seninle yatmak istemiyor. | Open Subtitles | ليس فتاة واحدة هي ستعمل النوم أريد أن معك مع أن انعدام الثقة. |
Oksijenin yakıcı olduğu gibi işsiz gençlerin güvensiz olduğuna inanırız. | TED | نحن نعتقد بأن دور الأوكسجين في النار كدور الشباب العاطل في انعدام الأمن |
Evet, Arefleksi Miller Fisher anlamına gelebilir, ama refleksleri kayıp değil zayıf olduğuna göre, hiç bir anlamı yok. | Open Subtitles | نعم، انعدام المنعكسات قد يعني متلازمة ميلر فيشر لكن بما أن المنعكسات ضعيفة لا غائبة فهذا لا يعني شيئاً |
Valilik Makamıyla, bu çukurda çalışan sizlerin arasında bir iletişim noksanlığı bulunmaktadır. | Open Subtitles | كانَ بيننا انعدام تواصُل مستمر بينَ مكتبي و بينكُم هُنا في الواجِهَة |
Bu güvensizlik halkasının sonucu olarak tarımı uygun bir seçim yapmalıyız. | TED | لإنهاء هذه الحالة من انعدام الأمن لابد أن نجعل الزراعة خيارًا متاحًا |
Kaçırılan fırsatlar ve fark edilmemiş potansiyeller için bir bedel ödüyorlar ve bütünlük, bağlantı aradığınız yerlerde, güvensizlik ve zarar yaratıyorlar. | TED | خسائر الفرص الضائعة و الإمكانيات الغير مستغلة، توّلد انعدام الأمان وانعدام الثقة حيث تبحث إثبات الذات والتواصل. |
güvensizlik, hilekarlık, nefret, kötü niyetler ve kaos. | Open Subtitles | انعدام الثقة و الغش و الكراهية و الفساد و الفوضى |
güvensizlik anlarında Cicim'in içgüdüleri onu Maksim'in tanıdık sularına sürüklüyordu. | Open Subtitles | وفى اوقات انعدام الأمان غريزة , شيرى كانت تعود مثل الحمام الزاجل الى الانحرافات المألوفة فى ماكسيم |
Harika bir şey. Belirsiz ve net olmaması rağmen. | Open Subtitles | هذا مذهل، على الرغم من انعدام ثبات ودقة تركيز الصورة |
Tek umudum onun güvensizliğinin sizin Yıldız Geçidi arayışınıza engel olmaması. | Open Subtitles | أتمنى فقط أن انعدام ثقته بكم لن تتعارض مع سعيكم وراء الستارجيت |
Basık intestinal villi olmaması da çölyak hastalığını eliyor. | Open Subtitles | انعدام خلو الأمعاء من الزغب يستبعد داءً بالبطن |
Güven eksikliğin. Güvenmekten yoksun oluşun. | Open Subtitles | انعدام الثقة عجزكَ عن الوثوق بالناس |
Noel ruhu eksikliğin hoşuma gitti. | Open Subtitles | يعجبني انعدام روح الميلاد لديك. |
Çok güzel, mükemmeliyetçi ve güvensiz olan mı? | Open Subtitles | تلك الجميلة القريبة من الكمال, و التي لديها انعدام بالإستقرار |
Ve tüm kalbimle inanıyorum ki oyuncu olarak başarımın ve bir kişi olarak ilerlememin anahtarı, kendimi bu kadar kaygılı ve güvensiz hissettiren benliğin yokluğuydu. | TED | وأنا بحق أؤمن أن سر نجاحي كممثلة وتقدمي الشخصي كان بالأصل انعدام الذات لدي والذي جعلني أشعر بالقلق الشديد وانعدام الأمن. |
Arefleksi de uymuyor. | Open Subtitles | انعدام المنعكسات لا يتوافق مع ذلك أيضاً |
Arefleksi Miller Fisher anlamına gelebilir. | Open Subtitles | انعدام المنعكسات (قد يعني متلازمة (ميلر فيشر |
Tam bir iletişim noksanlığı yani. | Open Subtitles | وهو يُدرّس الأدب. انعدام تام للتواصل. |