Bu hassas bir konu Papa Cenapları fakat öyle bir mesele ki artık ihmal edilemez. | Open Subtitles | انها مسألة حساسه, قداستكم, لكن الأمر الذي لم يعد بأمكانه ان يذهب دون مراقبة. |
- Salon oyunu oynamıyorum. Doktor, bu profesyonellere göre bir konu. | Open Subtitles | هذه ليست ألعابا انها مسألة محترفين |
Bu insanın ahlakı ve itibarıyla ilgili bir soru. | Open Subtitles | انها مسألة بشأن الكرامة الإنسانية والأخلاق. |
Bütün bunun için yeterince parası yok. Sadece an meselesi. | Open Subtitles | و ليس لديها المال الكافي لها لذا انها مسألة وقت |
Söz konusu benim çocuklarımın geleceği. | Open Subtitles | انها مسألة أبنائي المستقبليين |
Ondan uzak durun. Bu özel bir konu. | Open Subtitles | لو سمحتما ابتعدا انها مسألة شخصية |
- Hassas bir konu. | Open Subtitles | انها مسألة بالغة الحساسية. |
Bu kişisel bir konu. | Open Subtitles | انها مسألة شخصية |
Şeyle ilgili bir konu... | Open Subtitles | وقالو لي انها مسألة تخص |
Bu çok eski bir soru. | Open Subtitles | انها مسألة قديمة جدا |
Basit bir soru. | Open Subtitles | انها مسألة بسيطة. |
Basit bir soru. | Open Subtitles | انها مسألة بسيطة. |
Çok önemli ve acil bir mesele yüzünden. | Open Subtitles | لماذا تبحث عنة ؟ انها مسألة عاجلة ومهمة |
Bu ifadenin verildiğinden haberim yok, fakat önemsiz bir mesele. | Open Subtitles | أنا لست على علم بعد أن قدم هذا البيان، ولكن، أم... انها مسألة صغيرة. |
Ben sadece bu biraz karmaşık bir mesele, diyorum. | Open Subtitles | أنا فقط أقول انها مسألة معقدة. |
O zaman Longie'nin yakalanması sadece an meselesi. | Open Subtitles | اذن انها مسألة وقت قبل ان يتم القبض على لونج |
Birilerinin bunu fark etmesi an meselesi. | Open Subtitles | انها مسألة وقت فقط قبل أن يرى شخص آخر هذا الاستثمار |
Soruların söylentiye, söylentilerin de toplu paniğe dönüşmesi an meselesi. | Open Subtitles | انها مسألة وقت قبل ان تنطلق الاشاعات والاشاعات تعنى الرعب الجماعى |
'Söz konusu benim çocuklarımın geleceği.' | Open Subtitles | انها مسألة اطفالي المستقبليين |